Yerelde seçimlere kısa zaman kaldı. Ülkede seçim havası yok gibi ama kavga çok gibi... Yolsuzluk dosyaları, görevden alınan memurlar, iktidar ve cemaat arasındaki kavgalar, yargıdaki son durum, ayakkabı kutularındaki paralar, rüşvetler, istifalar... Buna benzer birçok olay gündemini koruyor. Bu olaylar gelecek olan yerel seçimleri ne kadar etkiler onu zaman gösterecek. Hal böyleyken bu aralar tarımla ve kırsal kesimle ilgilenen var mı diye bir bakalım dedik. Büyükşehir ve mahalli idareler kanunundan sonra yerel seçimleri kim kazanırsa kazansın asıl kıyamet seçimden sonraki sabah kopacak. Muhtemelen 16 bin 82 köy haritadan silinecek. Hatta yaklaşık 600 belde köy olacak. Peki, bunun tarıma, ülkeye, kültürümüze, sosyal yaşantımıza nasıl bir darbe vuracağının farkında mıyız, sanırım değiliz! Bakınız! Farkında olmayanlara bir hatırlatalım dedik: Hükümet, 2012′de Büyükşehir Yasası ile 13 ili 'büyükşehir' yaptı. Bunun yanında 26 yeni ilçe kuruldu. Yapılan değişikliklerle beraber 30 Mart 2014′ten sonra 16 bin 82 köy mahalleye dönüşecek. Belediye olan 600 belde köye dönüşecek. Bu yasa ile ülkenin nüfus yapısı bir gecede değişmiş oldu. Yasa ile nüfus değiştiren belki de ilk ülke olarak sanırım tarihe geçeceğiz. Bu değişiklikle insanların yaşamlarında henüz hissedilir önemli bir değişiklikler olmasa da asıl değişim 30 Mart yerel seçimlerinden sonra olacak. Yani 600 belde köye, 16 bin 82 köy mahalleye dönüşünce yaşanacak. Köyde yaşayanlar mahalle olarak bağlandıkları belediyeye su parası, emlak vergisi, verilen hizmetler için katılım payı ödemeye başladıklarında ne yaptıklarını daha net anlayacaklar. Ahır ve kümeslerini şehir dışına yani artık şehrin bir mahallesine dönüşen köyün dışına çıkarmaya zorlandıklarında bu yasanın önemini görecekler. Uygulamaya giren Büyükşehir Yasası ile 16 bin 82 köy mahalleye dönüşünce çiftçilerin tarımdan kaçışı daha da hızlanacak. Kentin mahallesine dönüşen köylerde üretim duracak. Kaldı ki, son 30 yıla bakıldığında tarım topraklarının amaç dışı kullanımında büyük artış var. Türkiye, ovalarını, sulak alanlarını kaybetti. Bunda merkezi hükümet kadar yerel yönetimlerin özellikle de belediyelerin çok büyük rolü var. Birçok belediye başkanı tarım arazilerinin üstüne sanayi tesisi, turizm tesisi veya toplu konut yapılmasına gözü kapalı imza attı. Yönettikleri yerin ancak sanayi, turizm veya yapılaşma ile gelişeceğine inanıyorlar. Yasa ile hem imar yönünden hem de arazi kullanımı açısından belediyelere ve valiliklere verilen yetkilerle daha çok tarım toprağı ranta dönüşecek. Daha çok tarım toprağı kaybedilecek, amaç dışı kullanılacak. Özetle, 31 Mart sabahı Türkiye’de 16 bin 82 köy haritadan silinecek. Bu köylerle birlikte demokrasinin en küçük birimi olan köy yönetimi, binlerce yıllık tarih, kültür, gelenek ve görenekler, yerel lezzetler, sosyal yapı da silinmiş olacak. Ne diyelim, biz hatırlatalım dedik.