SON DAKİKA



Artunç

28 Ocak 2018 Pazar - 06:55








İnsanların hayatlarına dokunmak önemlidir. Çünkü her insan, kendisine yapılanlarla şekillenir ve etrafına ona göre davranmaya başlar. Böylece sonsuz etkileşimli bir süreç başlamış olur. Yani, birine bir biçimde davranıyorken aslında ona bir şekil vermiş, buna göre de onun başkalarına davranış biçimini büyük ölçüde belirlemiş oluruz. Tam da bu yüzden toplumların sosyal kaliteleri bir süre sonra onların kaderleri haline gelir. Ve yine tam da bu yüzden, hepimiz davranışlarımızdan sandığımızdan çok daha büyük ölçüde sorumlu oluruz. 

Bir süredir bulunduğum ABD’de bunları yazmamı sağlayan süreç bir e-posta ile başladı. Eski bir öğrencim, şimdi detaylarını tam da hatırlayamadığım bir rahatsızlığı nedeniyle onu yönlendirdiğim bir doktor arkadaşıma gitmişti. Yapılan bazı tetkikler sonucu bir teşhis konulmuş ve bir tedavi süreci başlamıştı. Öğrencim askerlik vazifesi öncesi hem vedalaşmak istemiş, hem de bu durumdan ötürü teşekkür etme nezaketini göstermişti. Ben bu e-posta’yı ABD’de çalıştığım üniversitedeki bölüm başkanı ile bir aradayken okudum. Aklımdan birçok şey geçti. Seneler önce ABD’ye geliyorken neyle karşılaşacağım konusunda onlarca bilinmez varken, o beni hiç beklemediğim kadar sıcak karşılamıştı. Ev bulana kadar kendi evinde hiç de kısa sayılmayacak bir süre misafir etmiş ve aşçılara taş çıkartacak nitelikte yemekleri ile haftalarca karnımı doyurmuştu. Bir Amerikan üniversitesinde bölüm başkanlığı yapmak gibi bir sorumluluğun ve yoğunluğun arasında beni kendisine dert edinmiş, araba almak istediğimde araba; “Artık kendimi kötü hissediyorum, bir eve çıksam iyi olur hocam” diye ısrar ettiğimde ev bulmuştu. Dönem içinde canımın sıkkın olduğunu düşündüğünde, mesai sonrası uzun araba yolculukları ile başka bir şehre gidip kafamızı dağıttıktan sonra geri gelmelerimizi, “hediye” adı altında evime aldığı onlarca eşyayı, her ayrılışımızda sarıldığında hissettiğim içtenliği ve fazlasını saymıyorum bile. Bu ABD ziyaretimde, arabayla onun olduğu şehre gidiyorken telefon açıp “Otelde kalmayı planlıyorsan git kal, ama beni göremezsin. Benim oğlum gelip bende kalır.” demesi ise benim için hayatımın geri kalanında onun çizgisinden ilerleyebilmek için önemli bir sorumluluk yükü oldu. Ben öğrencimden gelen e-posta’yı okuduğumda o yine mutfakta yemek yapıyordu. Yanına gidip kollarımı sıyırdım ve yardıma giriştim. Artık ikinci babam olarak gördüğüm kendisine dedim ki; “Az önce bana bir teşekkür maili geldi hocam. Bir öğrencimin bir sağlık sorunu olduğunda elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışmıştım. Ama işin doğrusu, bu teşekkür bana değil size edilmiş bir teşekkür. Çünkü ona cevap olarak “Geçmiş olsun, abartılacak bir şey yok. Biz de hocalarımızdan böyle gördük” yazdım. 

Dünyanın öteki ucunda bana baba sıcaklığını defalarca yaşatan, kendi bölümümde “Hocam, bir sorumuz var ama rahatsız etmiyoruzdur umarım” diyerek odama gelen öğrenci arkadaşlara anında “Arkadaşlar, benim işim sizin sorularınıza cevap vermek” dememe neden olan, yöneticiliğin sadece otoriteden değil, kendisine duyulan sevgi ve saygıdan da güç aldığını ispatlayan değerli hocam Sadık Artunç ve saygıdeğer eşi Karen’a güzel seneler diliyorum. Bir insan ne çok şeyi değiştiriyor. 

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap