Sahanın içindekilerden biri dahi yeneceğine inanmıyordu. Sonuç başlamadan belliydi. Kabullenmişler kötü olduklarını. Oynayamıyorlar, yetersiz, ne yapacağını bilmiyor. Nasıl hücum edeceğinden haberi yok. Rakip tarafa geçtiğinde eli ayağı tutuluyor. Kalenin uzağında etkisiz bölgede top çeviriyor bordo-mavililer. 

Üç güne bir maç oynayan Beşiktaş düşük tempo, yürüye yürüye istediğini yaptı. Babel farklı, Tolgay maestro, kalanlar idare etti. Wagner karşı karşıya iki kaçırdı, yerine giren Kocaoğlan Negredo kilidi çözdü. Üzerindeki forma hariç futbolcuya benzemez, ne için sahaya çıktığını bilmez kayan yıldızlar, gole yardım ettiler. Fırsat olsa Babel'e şu boşluğa vur abi diyecekler. Böyle şey olmaz. Trabzonspor futbolcusu bu kadar amaçsız, sorumsuz olamaz. 

Rakip yorgundu da bizimkiler neydi? Nerede tükendiler? Kondisyon uzmanı teknik direktörün tezgahından geçmediler mi? Rıza hoca, yeterli süre takımın başındasınız, hızlı bile yürümüyor futbolcularınız. 

Neresini söyleyeyim! Bir kötüyü, yetersizi, diğerine alternatif gösteremem ki. Hepsi kötü. Fakat şu Kucka hangi akla hizmet oynar anlamış değilim. Olcay'ı ne için kullanır bir hoca? Novak, Damdoy, 20 dakikada emekli memura dönen Rodallega...

Bitikler sayın hocam bitik. İçi geçmiş bunların. 94 dakika bitti, bir düşünün hocam kaleye tutan bir şut atmış takımınız. O boşluklarda yapılan pasları siz mi söylediniz? Rakip dinleniyor, toparlanıp hücum yapıyor. Akıl alır gibi değil, şu ligde 'ne yapacağını bilmeyen' sıralamasının başına Trabzonspor yazılır. Oynamak isteyen, son damlasını veren topçulara da yazık. Üç beş arazlı, ipini koparmış formayı işgal ederken çaresiz dolaşıyor çocuklar.