SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > ABD değişmedi, biz değiştik

ABD değişmedi, biz değiştik

28 Temmuz 2018 Cumartesi - 09:05








Türkiye’nin ABD ile ilişkisi son dönemde saman alevi gibi. Bir parlıyor...

Bir sönüyor...

Ama hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı aşikar.

Türkiye bugün tarihte hiç olmadığı kadar Rusya’ya yakın...

Erdoğan-Putin ilişkisi ABD’yi gerdikçe geriyor.


İşte son olarak Papaz Brunson olayı tuzu biberi oldu.

ABD resmen tehdit etti. Türkiye resti çekti.

Hani bir söz vardır ya...

“Alışmış kudurmuştan beterdir”diye...

ABD Türkiye’ye emir veren ve verdiği emirlerin yerine geldiğini her zaman gören devlet olmuş.


Bugünkü tavrı alışmışlığın karşılığı...

Şöyle bir geriye gidelim.

Acı gerçekleri görelim!

Türkiye NATO’ya üye olabilmek için Kore Savaşı’na dahil olduktan sonra, NATO bizi büyük bir iştahla kendi bünyesine almıştı.

Bu, Türkiye’nin köle durumuna düşmesi demekti.


Dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles bakın ne diyordu:

“Bir Türk askeri bize 23 cente mal oluyor.”

Böyle bir hakaret olamazdı!

Ama oldu.

Acı ama gerçek, Türk askerinin verdiği 767 şehit, 2111 gazi sözde “müttefikimiz” olan ABD için 23 centle ifade ediliyordu.


İşte ABD'nin Türkiye’ye bakışı buydu.

Yani;

4.500 Türk askerinin maliyeti ‘1.035’ dolar ediyordu.

Bu nasıl gaflet, nasıl dalaletti?

Ne yazık ki oluyordu!


Bitmiyordu...

Arkası geliyordu. Bu ülke onların görüşlerini ister sevin ister sevmeyin ‘ABD emperyalizmine son’ diyen Deniz Gezmişleri ABD’yi mutlu etmek için asıyordu.

Yıllar sonra, 2000’li yılların başında ABD'li para spekülatörü ve Orta Asya ülkelerinde darbe yaptırmasıyla bilinen, ABD'nin örtülü operasyonlarının çoğunda görev alan George Soros, ABD'ye bağımlı ‘Açık Toplum Enstitüsü’nde yaptığı bir konuşmada küstahça neler söylüyordu:

"Türkiye'nin en iyi ihraç malı, ordusudur..."

Çünkü ABD, Türkiye’yi "müttefik" ya da "korunması gereken bir dost" olarak değil, "Ordusunu, ABD'nin bölgesel çıkarları için ihraç edecek bir güç" olarak gördü her zaman.

Tarihten bir yaprak daha açıp ABD’nin Türkiye’ye bakış açısına bakmaya devam edelim...

1962 sonbaharında Küba’ya Sovyet füzelerinin konuşlandırılmasına karşı ABD bölgeye müdahale edeceğini açıklar.

SSCB Başkanı Khrushchev (Kruşçev), 27 Ekim 1962’de Kennedy’ye gönderdiği mektupta, ABD’nin Türkiye’deki benzer füzeleri sökmesi halinde SSCB’nin de Küba’daki füzeleri sökeceğini bildirir.

ABD bir süre sonra, Rusya ile anlaşır. Türkiye'nin fikri dahi alınmadan, Jüpiter füzeleri sökülür.

Türkiye, böylece tamamen savunmasız bırakılır!

Johnson Türkiye’ye mektubunda bakın ne der:

‘Bizim silahlarımızla, bizden onaylamadığımız bir askeri harekat düzenleyemezsin.’

İşte Türkiye'nin Rusya’dan bugün S400 füze alımına neden karşı çıkıldığı gerçeği de bu sözde saklı!

Yakın tarihten bir başka örnek...

Mart 2003 tezkeresinin TBMM’de reddedilmesi sonrası ABD, Irak işgalinde kuzeyden bir koridor açamaz.

1991’den beri yapısal bir sorun yaşadığı Türk Ordusunu ‘hizaya sokmak’ ve yeniden denetimine almak için, 4 Temmuz’da bilinen o alçak, kanımıza dokunan, askerlerimizin başına geçirilen ‘çuval’ olayını gerçekleştirir.

Irak’ın kuzeyinde bulunan Türk Özel Timi bölgeden çekilmek zorunda kalır.

Bitmez!

Aynı dönem içerisinde, ABD Büyük Ortadoğu Projesi adını verdiği planını açıklar.

Projesi ile ilgili en çarpıcı açıklama ABD’nin güvenlikten sorumlu danışmanı (Eski Dışişleri Bakanı) Condoleezza Rice’ın 7 Ağustos 2003 tarihli Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısında görülmektedir:

“Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejimi, sınır ve haritaları değişecek. Türkiye de bunların içerisinde.”

Yani Türkiye’nin makus talihi ya ABD’nin dediğini kayıtsız şartsız yapacaksın ya da ABD’ye karşı direneceksin. Türkiye işte şimdi bunun için mücadele ediyor.

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi de bu projenin ürünüdür.

Bakın, ABD’de Zarrab üzerinden Türkiye aleyhine açılan davada bilirkişi olarak mahkemede rol alan Mark Dubovitz 16 Temmuz 2016’da attığı ne diyordu:

“Türkiye’de demokrasiyi tahrip eden rejimi yıkmaya çalışan darbeyi desteklemeliyiz.”

Peki dönemin ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı John McCarrick ne diyordu:

“Rusya’dan başlayıp Karadeniz üzerinden Türkiye’ye aktarılması planlanan doğalgaz boru hattı projesine karşıyız.”

Rusya’dan füze alamazsın...

Silah vermeyiz...

Doğalgaz boru hattı döşeyemezsin...

Petrol hattı yapamazsın...

Papazı bırakmazsan yaptırım yersin...

Öyle ki parasını verdiğimiz silah ve savaş uçaklarını bile teslim etmeyen bir ABD gerçeği karşımızda...

Şu bir gerçek ki Türkiye’nin bugün sözde müttefiki ABD, özde müttefiki ise Rusya olmuş!

O nedenle, ABD Türkiye üzerinde oyun oynamaya devam edecek.

Türkiye ise rest çekerek direnmeye...

Ama görülen şu ki ABD dün de dost değildi, bugün de...

Öyle bir hal aldı ki iş...

Dün “Kahrolsun ABD” diye slogan atanlara “vatan hainleri” diyenler bugün bu sloganın bekçisi olmuşlar.

Dün “Komünistler Moskova’ya” diyenler bugün Rusya ile önemli dostluklar kurmuşlar.

Nereden nereye değil mi?

Yani bu işin sağı solu kalmadı.

Tek slogan kaldı:

“BAĞIMSIZ TÜRKİYE.”

İşte bütün mesele bu.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap