Ziraat Odası başkanı 10 liraya razı!

Nasıl olsa zinciri kırıp, 40 yıl sonra fındık fiyatı ile ilgili tahminde bulunduk.

"2018 ürünü fındık 3 aşağı, 5 yukarı hesabıyla 12 lira olur" dedik.

Dedik demesine de, bir zamanlar 20 liranın altındaki fiyatları "zinhar olmaz" diyerek kabul etmeyen, edenlere de akıllarına değil, ağızlarına geleni söyleyen Ziraat Odaları adına bazı başkanların; "Yeni sezon öncesi 10 liranın altında fındık fiyatı oluşmasına izin vermeyeceğiz" açıklamasını okuyunca, "Nereden nereye" diye kendi kendimize sormadık değil!

Öyle ya; biz 12 lira fiyat biçerek bazı kesimlerin tepkisini çekerken, işi gücü, gerçekte üreticiye yarar sağlamak değil medyada yer almak olanların 10 liraya rıza göstermesine bakalım ahali ne diyecek?

Önce insan olmak!

"İnsan" denilenin tam olarak  ben diyeyim "beyin", siz söyleyin "akıl" ile diğer yaratıklara göre üstünlüğü olduğunu sanmayın.

Her yaratıkta beyin bulunduğuna göre, az veya çok akıl denilen melekeyi de kullanırlar.

Diğerlerine göre insan da olan tek özellik,  ya da üstünlük irade kullanımıdır.

İşte bu açıdan Türkiye'de son yıllarda, ille de son zamanlarda aklı acıtan, duyguları sızlatan, kadın saldırılarına, çocuk cinayetlerine, hayvan katliamlarına bakıldığında ahlâktan yoksunluğun, insanlıktan uzaklığın verdiği bir iradesizliğin ortaya olduğu görülecektir.

Demek ki, önce irade sahibi ben diyeyim "yaratık", siz söyleyin "insan" olmak lazım!

Gerisi, "faso fiso" değilse de, ona yakındır!

Fındık Ankara da Cemal Öztürk'e teslim...

Söz konusu Türkiye'ye tek başına bir kuruş ithal girdisi olmadan tek başına en fazla döviz kazandıran "yerli ve milli ürün" olan fındıkta, zaman zaman Ankara'nın politikaları yarar yerine zarar getirmiştir.

Nedeni de, söz konusu fındık olduğunda Karadeniz illerindeki siyasi erbabın "en iyi ben bilirim" hesabı yaparak hareket etmesidir.

Demek ki, öncelikle Ankara'daki bu anlayış ve sendrom sona ermelidir.

24 Haziran ile yeniden oluşan meclis, yönetim anlayışında fındığı Ankara'da tek değilse bile "öncelikli yetkili" hesabıyla birine teslim etmek gerekiyor.

Bu da, Giresun'da Ak Parti'den bu kez ilk sıradan parlamentoya giden Cemal Öztürk'tür. Bir dönem Fiskobirlik Genel Müdürlüğü'de yapan Cemal Öztürk, sapla samanı karışmadan, üreticinin hakkını tüccara yedirtmeden, sanayici ve ihracatçıyı da küstürmeden, ithalatçıyı fındık almaktan vazgeçirtmeden uygulanması gereken sistemi ve politikaları çoğuyla bilmektedir. O zaman hiç "kırk kafadan ses" hesabını bir kenara koyarak, ben diyeyim "üst düzey", siz söyleyin "Ankara" hesabında Cemal Öztürk muhatap kabul edilerek hareket edilmeli, adımlar atılmalıdır.

Bırakın TS'yi mahkemeye versinler!

Tüzük demeye bin şahit ister bir ucubeden geçen hafta sonu büyük oranda kurtulan Trabzonspor da, bu anlamda eksikler yok mu? Olmaz olur mu?

Ama, Trabzonspor tarihinde ilk kez, doğruya hizmet edecek kapsamlı bir tüzük değişikliğinin ilk kez yapılabildiğini görerek, anlayarak,kabul ederek  şu süreççe biraz daha sabırlı, azda olsa kabul edilebilir bir davranış biçimi sergilenmesi lazım.

Buna rağmen, birilerinin geçmişteki üyelikler için kongreyi mahkemeye taşıma hesabı yapması ve beyanda bulunması bana göre, "Körün istediği bir göz Allah verdi iki göz" kabul edilmelidir. Bırakılsın, gidilsin. "Kol kırılır yen içinde" yapılmasın. Tarihleri, kararları, imzaları, paraları ile hepsi mahkemede kanunun önüne serilsin. Kimin haklı, kimin haksız olduğu anlaşılsın. Gazete ve internet sayfaları, televizyon ekranları ve de sosyal medya rezaletine taşınan garabetin akıbeti de belli olsun!

"Hak" diyenler!

Bektaşi, Mevlevi'ye sormuş; "Siz nasıl zikir yaparsınız?

Mevlevi; "Hak diyerek döneriz" dedikten sonra o da sormuş; "Ya siz nasıl yaparsınız?"

Bektaşi'nin cevabı, anlamlı olduğu kadar,  gömlek çıkaranları hatırlatırcasına "anlayana sivri sinek saz" hesabındanmış:

-"Biz Hak dedik mi, bir daha dönmeyiz."