Yaşatılan putlar!

21.AÄŸustos.2017

(53/NECM-19: (19-20) (Allah’ı bırakıp taptığınız) Lât(ın), Uzzâ (nın) ve (bunların) üçüncüsü olan diÄŸer Menât (ın) herhangi bir ÅŸey hakkında zerrece kudretleri var mı? Allah bizleri, insanoÄŸlunu böyle uyarıyor; otoritenin sembolü olan Lat, gücün sembolü olan Uzza ve servetin sembolü olan Menat’ın elbette ki “herhangi bir ÅŸey hakkında zerrece kudretleri” yoktur.

Ama gelin görün ki; insanlık tıpkı cahiliye dönemindeki gibi, bile bile bu kudretsiz ve kuvvetsiz görüntülerden medet devÅŸirmektedir! Kur’an’da birçok ayette açıklanan ve örnek verilen olayların boÅŸuna anlatılmadığını insanoÄŸlu anlamamakta ısrar ediyor! Bu durum kaçınılmaz olarak insanlığın büyük felaketlerin eÅŸiÄŸinde olduÄŸunu göstermektedir!

Bundan binlerce yıl öncesinde yaÅŸanılan olaylardan ders almak yerine; bunlar yaÅŸandı geçti dersek, Allah’ın Kur’an’daki uyarılarına dikkat etmezsek, çok uzak olmayan bir zamanda gelecek çok acı felaketlerin muhatabı insanoÄŸlu olacaktır! Dünyadaki güçlü devletler kendilerini otoritenin sembolü olan “lat” olarak görüyorlar.

Onlara göre kendilerine “karanlıkta göz kırpılması” bile savaÅŸ sebebidir! Gerekçelerini kendilerinin oluÅŸturduÄŸu iÅŸgal hareketleri ile diledikleri devlete güçlerini göstermekte ve akıtılan yüzbinlerce insanın kanıyla yaptıkları banyolarda temizlendiklerini düÅŸünmektedirler! Ne acı bir durum! Kendilerinden baÅŸka güç tanımayan devletler bunu ispat için gerektiÄŸinde “uzza” adına hareket edip, kendilerini görmezden gelen devletlere en acımasız saldırılarda bulunuyorlar.

Kendilerine “uzza” gibi tapınılmasını istiyorlar! Dünyadaki bütün zenginliklerin kendilerinin doÄŸal hakkı olduÄŸuna inanan devletler “menat” gibi servetin sembolünün kendilerinin olduÄŸunu göstermek için, yediklerinden arta kalanların doldurulduÄŸu çöp kutularından bile insanların karınlarını doyurmasına razı olmuyorlar! Bu ne çılgınlıktır, bu ne felakettir ki; bile bile gelmekte olan büyük felaketlerin bunca habercisi olmasına raÄŸmen bu adaletsiz ve merhametsiz tutumlarında hiçbir deÄŸiÅŸiklik olmuyor.

FuhÅŸun, merhametsizliÄŸin, adaletsizliÄŸin, cinayetlerin, hırsların, hedefindeki, insanı insan yapan bütün deÄŸerler; yer altından büyük bir hışımla lavlarını yeryüzüne fışkıran volkanların ateÅŸ bacalarına atılarak yok edilmek isteniyor! Musa’nın asasının, İsa’nın nefesinin, Hz. Muhammed’in ÅŸefaatinin bile unutulduÄŸu bu çılgın çaÄŸda insanlık nereye koÅŸuyor, durup bir sorgulamayacak mıyız acaba? Yüce Allah’ın; Nuh tufanı, Lut kavminin helakı ve birçok büyük olay öncesi insanoÄŸluna anlayacağı ÅŸekilde mesajlar göndermesine raÄŸmen, bildiÄŸinden vazgeçmeyen kavimlerin başına neler geldiÄŸini Kur’an’daki anlatımlardan anlıyoruz.

Ancak bu büyük olaylar öncesi bildiÄŸini okuyan ümmetlerden farklı davranmıyoruz! Demek ki; felaket insanoÄŸlunun kapısında! Peygamber efendimizin Kâbe’de yerle bir ettiÄŸi bu putları, yukarıda anlatıldığı gibi yaÅŸatanlar, bu üç puttan hala medet umanlar; sizin sebep olacağınız muhtemel felaketlerden kendimizi korumak istiyoruz! Nasıl mı? “Asrı Saadet” döneminde ki İslam’ı gerçek olarak yaÅŸayıp, her ÅŸeye raÄŸmen hayatımıza uygulayarak! Dışı İslam, içi ÅŸeytan olan anlayışlardan hızla kaçınarak!