Bugün o çirkin, o aşağılık yüzünü gösteren, şehir ve kasabaları yakıp yıkan, devletin meşru güvenlik güçlerine saldıran o aşağılık terör saldırılarını izlerken, ülkemizin dışındaki terör destekçilerini anlayabiliriz... Anlamadığımız; kendi ülkemizin içinde şimdiye kadar hiç olmadığı kadar kin ve nefret silahlarını kullanarak, terörü meşru göstermeye çalışanların olmasıdır...

İnsanların kalabalık olduğu ortamları kollayıp bomba patlatan ve onca masum insanın canına kasteden terörist saldırılar olduğunda, bu saldırıların hemen akabinde bazı malum sendikalar, bazı malum meslek kuruluşları, bazı siyasi partiler kendilerince bir strateji uğruna “Bu katliamların kaynağında hükümet var” diyorlar. Arkasından da “Operasyonları durdurun” çağrıları yapıyorlar.

‘Uzunca bir süre ülkeyi yöneten bir iktidar var ve bu iktidar normal demokratik seçimlerle, sandıkla alaşağı edilemiyor. O taktirde başka yollar bulmak gerekir’ tezinin bugünkü karşılığı terör eylemlerinin desteklenmesi, kargaşa ve kaos ortamı yaratma yoluyla ülkenin yönetilemez durumuna düşürülmesi gibi antidemokratik yollara başvurulmasından başka çarenin kalmaması. Bir kere daha belirtelim ki; seçim, onlar için artık bir çıkar yol değildir. Devletin bölünmez bütünlüğünü kirleten HDP’nin teröristlerle muhabbetini, teröristleri koruyup kollama aymazlıklarını kamufle etmeye çalışmanın arkasında nasıl kirli bir siyasi düşünce var olduğunu bir düşününüz...

Terörü en etkili araç olarak görmek, Ak Parti-Hükümet-Erdoğan düşmanlığını azıtmak ve terör eylemlerinden çıkar sağlamak... Bunlar için öncelikli mesele, başta terör olmak üzere bütün kirli ve çirkin araçları kullanmak. Sırası geldiğinde mangalda kül bırakmayanlar, lütfen dikkat ediniz. Milletin birliğine, vatanın bölünmezliğine kastedenleri koruyup kollayanları, onları destekler mahiyette faaliyetlerde bulunanları açığa çıkarıp, hukuki sınırlar içinde bunlarla mücadele etmek her vatanseverin görevi olmalıdır...