İki kişinin bildiği sır kalmazmış! Doğru söylenen bir sözdür. Amma velâkin, bana göre bu söz adamından adamına mutlaka değişkenlik yaşar. Duruşu dik, ip gibi olup, omurgası sağlam, onurlu ve gururlu olanlar için bu sözün çok da geçerli olmadığını düşünüyorum.

Bu unsurlara sahip olanlarla paylaşılan sırlar, onlarla birlikte mezara kadar giderler. Ha, abidik gubidik kişiliğe sahip, laylaylomlarla geçinenler mi? Onlar bilgisiz, beceriksiz, asosyal olan asalaklardır.

Hayatlarını birilerinin sırtına basarak sürdürürler, böylelikle ayakta kalıp vaziyeti kurtarmaya çalışırlar. Tıpkı bugün yaptıkları gibi... Ak saçlı emicem de böyle yaşayanlardan birisidir. Asosyaldır, çevresinde bir arkadaşı, bir dostu yoktur. Kısacası emicem, kendine münhasır asalak yaşayan bir kişiliktir. Her daim güçlü kim ise, onun yanında saf tutmuştur.

Hâlâ da öyledir. Rengi belli olmadığı için renk körüdür. Ah benim ak saçlı emicem! Ne yazık ki baltayı yine taşa vurdun. Hani hatırlarsın emicem, ‘abidik gubidik olma, yolun sonuna geldin, düz yürü, sağa sola sapma, adam ol’ dedikçe, sen zıvanadan çıkıp adam olmamayı yeğledin. Zaten adam değildin ya!

Keçinin olmadığı yerde abdurrahman çelebi yerine koyuluyordun. Yine de şaşırtmadın beni. Ne hazindir ki, senin paylaştıkların da sır kalmadı emicem. Namus kavramlarından, çalmadan çırpmalardan bahsedip durursun. Sevsinler senin namus kavramını! Sevsinler senin adam gibi adam oluşunu! Adam görmesek, adam diye yutturacaktın kendini bize.

Hani birilerine yutturuyorsun ya. Ah benim ak saçlı emicem! Hakkında bildiklerimizi ferman olarak yazmaya kalkarsak var ya, ne bileyim ki, olmadığın şehrin sokaklarında, caddelerinde gezebilsen! Hadi her şeyi bir kenara bırakalım. Saçına başına, yaşına bakmadan, insanların yüzüne bakıp, bile bile yalan konuşup, yemin ediyorsun ya, orası bizi çok üzüyor emicem! Adamlıktan bahsedip, namus kavramından dem vuran birisi böyle bir şey nasıl yapabilir? Aklım hayalim almıyor.

Bak ak saçlı emicem, sana günü ve zamanı geldiğinde, yaptıklarını ve yazdıklarını bir bir yedireceğim. Bundan hiç şüphen olmasın zavallı, omurgasız, kaburgasız emicem. Takken düştü kelin göründü! Artık hiçbir yere kaçma şansın yok.

ZOR SÜREÇ

Bu zamana kadar ülkemizde ekonomik anlamda bir sıkıntı yaşanmamışsa, bunda inşaat sektörünün payı oldukça önemlidir. Ülke ekonomisini ayakta tutan sektörler arasında başı çekenlerdendir. Ancak inşaat sektörünün bugün içerisinde bulunduğu durum hiç de iç açıcı değil. Sektör çok zor bir dönemden geçiyor. Bu sektör için yerde sürünecek duruma geldi dersek, herhalde fazla abartmamış oluruz. Mutlaka sektörle ilgili acil çözüm yolları bulunmalı. Hatta devlet, sektöre sahip çıkıp, sektörü desteklemelidir. Gidişat iyi olmadığı için Allah göstermesin, sektörün durma noktasına gelmesinin yaratacak olduğu artçı depremler, zincirleme olarak herkese yansır ki, o zaman yaşanacak sıkıntı daha büyük olur. Allah yardımcıları olsun sektörde çalışanların.

AYNI GEMİDEYİZ

A partisi, B veya C partisi... Hangi partiden olunursa olsun... Hangi mezhepten olunursa olsun... Arkadaş aynı geminin içerisinde değil miyiz? Nedir bu kin, bu nefret? Sosyal medyada hangi düşünceden olursa olsun bir şey paylaşmaya görsün. Sen misin bunu paylaşan, linç edilmek için saldırının bini bin para yapılır. Yahu içinde bulunduğumuz gemi su almaya görsün... Gemi su alıp batma noktasına geldiğinde kim kurtulabilir? Var mısınız içinde bulunduğumuz gemiyi hep birlikte yüzdürmeye? Referandumun sonucu ne çıkarsa çıksın...

KAZA GELİYORUM DİYOR

Trabzon’da sahil yolunun Beşirli’ye ayrılan akıllı kavşak yolundan istediğin istikamete akşam karanlığında gitmek, adeta deveye hendek atlatmak gibi. Akıllı kavşakta yanan lamba gibi bir şey olmaz mı?

Akşam karanlığı çökünce, kavşak zifiri karanlığa bürünüyor. Allah korusun, araç sürücüleri biraz dalgın olsalar var ya zincirleme kaza kaçınılmaz olur. Gerçi o kavşakta şu ana kadar yapılan, olan bir kaza falan duymadık. İnşallah ışıklanana kadar da bir kaza olmaz. Şunu da söylemek istiyorum, böyle devam etmesi halinde kaza geliyorum diyor.

NASIL BİR MİLLET OLMUŞUZ?

Kimsenin kimseye tahammülü kalmamış. Korkmasalar, neredeyse birbirlerinin boğazını sıkacak duruma geldiler. Ne olur beyler! Alt tarafı bir referandum yapılacak. Herkes hür iradesiyle sandığa gidip oyunu kullanacak. Var mı bunun başka ötesi? Evet verirsin veya hayır dersin. Sonunda sandıktan çıkacak sonuca herkes saygı duyacaktır. Öyle de olmalıdır. Nedir bu tahammülsüzlük?

Sahi nedir, neyi paylaşamıyorsunuz? Birisinin beyaz dediğine, diğerinin kara dediği günler yaşar olduk. Birbirimizi kucaklayıp, birbirimize sarılmaz isek, ülkemiz çok daha zor sürece girecektir ki olacakları düşünmek bile istemiyorum.

HEKİMOĞLU DİKKAT ÇEKTİ

Celil Hekimoğlu önceki gün açıklama yaptı. Artık Trabzonspor için başkanlığı düşünmediğini söyledi. Hekimoğlu’nun ‘Başkan olmayı düşünmüyorum’ sözleri camiaya bomba gibi düştü. Konuyu biraz irdeleyelim dedik. Ters analiz yaptık. ‘Celil Hekimoğlu neden böyle bir açıklama yapma gereği duymuştur’ dedik. Şu sonuca vardık: Hani Usta başkan olduktan sonra, sürekli dillendiriliyordu ya, ‘Usta başkanlık sürecini borçları ödeyerek tamamlasın, Hekimoğlu boçsuz harçsız bir kulüp alsın’. Nerede öyle bir kulüp? Gören, bulan var mı? ‘Borç ödeyeceğiz, Trabzonspor’u borçlandırmayacağız’ diyenlerin, bugün borcu nerelere getirdiklerini hep birlikte görmüyor muyuz? Trabzonspor’da şartlar gitgide zorlaşıyor.

Böyle şartlarda kulübe talip olmak da zor. O zaman Celil Hekimoğlu’nun çıkışı, yaptığı açıklama bir mesaj niteliğinde değil mi? Hekimoğlu’nun uyuyan, sesi çıkmayan camiayı söyledikleriyle uyandırmak istediğini düşünüyoruz. Evet beyler, Trabzonspor’un borç tablosu gitgide büyüyor. Sezon sonunda onlarca transfer yapıldı, ara transferde ise gelen futbolculara verilen paralar havada uçuştu. Böyle savurganlığa, fütursuzca harcamaya yok mu Celil Hekimoğlu’ndan başka ses çıkaracak? Çıkarmayan varsa, herkese geçmiş olsun diyorum.