Derler ya!... “İyilik eden iyilik bulur...” İyiliğini gördüğümüz birisine kötülük yapabilmek için, yaratılışımızda bir bozukluk ya da kıskançlık, çekememezlik gibi kötü huylarımızın olması gerekir. Bu konu ile ilgili çevremizde hemen her gün karşılaştığımız çeşitli olayların çoğunda bazen iyiliğe iyilikle, bazı durumlarda da iyiliğe kötülükle karşılık verildiğini görür müşahede ederiz. Malumdur ki, insanları birbirine bağlayan en güçlü bağlardan birisi de iyilikseverliktir. İyiliği bir çıkar karşılığı yapmak, yapılan iyiliğin değerini azaltır. İyilik gören bir insan bunun değerini bilmelidir. Amma velakin, çoğu kez iyilik yaptıklarımızın nankörlükleriyle karşılaşırız... İşte tam da bu noktada FETÖ-PDY örgütünün ihanetini irdelemek gerekir...

Neredeyse elli yıla yakın bir zamandır kendilerine “Hizmet hareketi” adını veren FETÖ; sinsice, kalleşçe, kahpece kutsal dinimizi aşağılık bir biçimde istismar ederek, devleti ele geçirme ve başka birrejim kurma peşinde oldukları açıkça ortaya çıktı. Tereddüt edenler, ihtimal vermeyenler artık işin vahametini anlamış durumdalar. Zira ‘takke düştü kel göründü’. Sureti Hak’tan görünerek, dinimizi çok ama çok ustaca istismar ederek, gelmiş geçmiş yönetimleri yanılttılar ve ‘kuzu postuna bürünmüş kurt’ misali bir kamuflajla devletin en ulvi, en saygın, en önemli kurumlarını denetimleri altına almak için her yolu denediler ve bunda da başarı sağladılar... Bizi birbirimize bağlayan en güçlü bağımızın; dinimize karşı olan duyarlılığımız olduğunu bilen dış güçler(bunları hepimiz biliyoruz), din kisvesine bürünmüş FETÖ’yü başımıza musallat ettiler. İşin en acı tarafı ise, içimizde buna alet olanlar olması...0 İşte 15 Temmuz da yaşadıklarımız... Dış güçler bizimle uğraşıyor, içteki hainlere ne demeli? Böylesi bir şarlatana uyanlara bir bakınız. Sahi ne görüyorsunuz? Vallahi çok ayıp ve de yazık.