SON DAKİKA



Haber > Gündem > Son vahşetler kalleş stratejik beynin emridir

Son vahşetler kalleş stratejik beynin emridir

26 Temmuz 2015 Pazar - 09:33








7 Haziran 2015 genel seçimleri sonuçlarından sonra ülke olarak en üzüntülü günleri yaşamaktayız. Türkiye'nin büyüklüğü ve milletimizin sağduyulu olması, sürüklenmemiz istenilen bataklık, bizim mecburi istikametimiz olmayacaktır. Milletimizin yüreklerini yakan başta Suruç katliamı, derin dış odaklar ve onlara eklenen iç hainlerin kirli canavar yüzleri bir kez daha ortaya çıktı. Suruç’taki bombanın patlatılması, Ceylanpınar'daki polisler ve diğer asker kardeşlerimizin şehit edilmesi, kalleş stratejik beynin emridir. Ortadoğu oyununun hangi perdesindeyiz bilemem ama oyunun korkunç planlarında olduğumuz kesindir. İslam içi çatışma, Şii-Sünni savaşı İngiltere'nin planları eşliğinde yürüyor.

YENİ ORTADOĞU HARİTASI

IŞİD ve PKK’ya verdikleri görev 'Yeni Ortadoğu Haritası'. Yakın zamana kadar IŞİD diye bir örgüt yoktu. Arkasında kim ve kimler var? Rusya'ya sığınan Amerikalı ajan Snowden IŞİD'in arkasında Müslümanları birbirine kırdırmak hedefiyle ABD, İngiltere ve İsrail istihbaratı var. IŞİD lideri, “Bağdadi’yi MOSSAD eğitti” demişti. IŞİD denilen bu örgütün İslam’la ve İslam duyarlılığı ile bir alakası olamaz. Bin yıllık fıkhı değiştirmiş, yeni bir fıkıh ihdas etmiştir. Bunlara göre kendileri gibi düşünmeyenler kafir veya mürtet'tir. “Türkiye; Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birleştiği noktada bir köprü durumunda, dünya güç dengesini etkileyebilecek sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarına sahne olan, Ortadoğu’daki petrol kaynaklarına yakınlığı ve Orta Asya’daki Türk devletleri ile entegre olabilme avantajı nedeniyle önemli bir jeopolitik ve konuma sahiptir.

NADİR BİR ÜLKE

Akdeniz'in egemenlik kapılarından biri olan Marmara Denizi ve Boğazlar bölgesini elinde bulundurması, Ortadoğu, Basra Körfezi’nden Ege’ye kadar Doğu Akdeniz'i kontrol edebilecek coğrafi konumu ile bölgedeki bütün ülkelerin güvenlik ve her türlü ulaşım faaliyetlerini çok yakından ilgilendirmektedir. Bölgede cumhuriyet ve demokrasi ile idare edilen, tek Müslüman ülke olan Türkiye, seksen milyona yaklaşan nüfus potansiyeli, zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları, ayrıca her geçen gün gelişmekte olan ekonomik ve teknolojik gücü ile bölgede mevcut politik, askeri ve ekonomik dengeyi bulunduğu tarafa kazandırabilecek milli güce ve coğrafyaya sahip bir bölge devletidir. Dünyada besin ihtiyaçlarını kendi kaynaklarından karşılayabilen ve ihtiyaç fazlası ürün sağlayabilen nadir ülkelerden biridir. Güçlü devletlerin etkin politikaları karşısında kendisi için bir çıkış noktası bulamayan bazı devletler, terörü engelleri aşmada bir araç olarak görmüşlerdir. Güçlü bazı devletlerin de uluslararası alanda kendi politikalarının işlerliğini kolaylaştırmak ve rakiplerini etkisiz kılabilmek için terörü bir araç olarak kullandıkları görülmektedir.


NÜKLEER BİR DENGE

Geçtiğimiz yüzyılda; özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra nükleer bir dengenin kurulması ile sıcak savaştan kaçınılmış, buna mukabil terörizm gün geçtikçe yaygınlaşmıştır. Savaş ve diplomasi ile kazanılmayan sonuçları elde etmek, korkutmak ve itaat ettirmek için terör faaliyetlerine başvurulmuştur. Türkiye gibi stratejik öneme sahip ülkelerin terör ortamında tutulmasında, ülkemizi hedef olarak seçmiş devletler ve birtakım güçlerin çıkarları açısından zaruret bulunduğu, terörün amacının da sadece bu ortamın devamını sağlamak olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle terörizm, bir siyasi mücadele aracı olmaktan çıkıp, bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatmak ve istikrarsızlaştırmak için kullandığı bir araç haline gelmektedir.

VİCDAN HÜRRİYETİ

Dinin tanımına bakıldığında; dinin amaçladığı nihai hedefin, insanları bu dünyada ve öteki dünya hayatında mutlu kılmak olduğu görülmektedir. Ve bu mutluluğa götüren yolun, zorlama ile olduğuna dair bir hükme rastlamak mümkün değildir. Kur’an-ı Kerim’deki; “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.” (Maide Suresi 32. ayet) “Kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası, içinde sürekli kalacağı cehennemdir. Allah bunu yapana gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için korkunç bir azap hazırlamıştır.” (Nisa Suresi 93. ayet) Ayetlerden anlaşılacağı üzere, İslam iyiyi ve kötüyü ortaya koyduktan sonra seçme işini ferdin kendisine bırakmıştır. Bu konuda herhangi bir zorlamanın olamayacağı bahse konu ayetlerden anlaşılmaktadır. İslam dini, bu ayetlerle insanlara en geniş manada din ve vicdan hürriyetini tanımaktadır. Din ile terörizm kavramı arasında bir ilişki değil, çelişki mevcuttur.

KAÇINILMAZ SON


Sonuç olarak; terör örgütleri, yaptıkları her faaliyeti bir dini hükme bağlamaya çalışmaktadırlar. Ve sözde dini hükümler (Kendi ihdas ettikleri hükümler) üzerinde yorum yapılmasına müsaade etmemektedirler. Sonuç olarak; DEAŞ ve PKK'nın Ortadoğu'da oynadığı rolün arkasında (CIA-Rand raporu) Etnik-Mezhep operasyonları yatıyor. Bu olayları derin Amerika ve İngiltere’nin planladığı gözleniyor. Türkiye'nin istikrarı bozulmak isteniyor. ‘Zulüm ile abad olmak isteyenlerin sonunun berbat olması’ kaçınılmaz sonları olacaktır.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap