Maddi, ya da manevi (ki nasıl oluyor anlamıyorum) çıkar söz konusu olunca, şeytana bile pabucunu ters giydirecek kadar insanlıktan ve doğruluktan uzaklaşmaktan beis etmeyen bir güruh olundu vesselam! Hani denir ya; “Çıkarları için kapılarını şeytana bile ardına kadar açanlar” diye... Ya da, “Şeytanın büyük günahları işleyeceği zaman önce onları ilahi bir kimliğe büründürerek işe başlaması” misali! Durumun özeti şudur: İşine geldiğinde şeytanı içine gömenler; işine gelmediğinde ise dışında arayanlar! Nasıl mı? Kıssadan hisse... Bir adam rüyasında şeytanı görüp sakalına yapışmış ve yüzüne bir tokat atarak haykırmış: “Bre mel’un, işin gücün bizi baştan çıkarmak iken bir de tutar sakal bırakırsın haa! Alsana bir tokat daha!” diye kulaçlanınca uyanmış ki, bir de ne görsün, çekiştirdiği kendi sakalı değil mi?...

TELLİOĞLU DENİLİNCE...

Çoklarının aklına o meşhur “Tosun Paşa” filmi ve “Tellioğlu-Seferoğlu” ben diyeyim “kapışması”, siz söyleyin “hasbıhali” gelir. Benim için de öyle idi. Ama ne zaman ki Türkiye’nin en kaliteli çaylarından üreten Gürçay’ın sahiplerinden Hayrullah Öztel ile tanıştım, öğrendim ki Solaklı Vadisi ve yamaçlarında hatırı sayılır bir sülale imiş Tellioğlu... Geçen akşam, soyadlarında farklılık olsa da, kendilerini Tellioğlulu hissedenler iftarda buluşup, bizleri de sofralarına konuk ettiler. Her ne kadar Hayrullah kardeşimize bir iki isim üzerinden şaka ile karışık takıldık ise de, o kızmaktan, ama bunu yaparken de incitmemekten geri kalmadı.

İHANET...

İhanetin “Bin Bir Gece Masalları” misali; “bin bir çeşidinin” bulunduğu bir ülkede, bu akıl ve insanlık dışı davranışın diz boyuna çıkmasının en önemli etkenlerinin başında, “mesleğine ihanet edenler” gelir. Hele hele işlerini kamu adına da yapmaları gerekiyor ise...

YARGI BAĞIMSIZLIĞI...

Nasreddin Hoca'ya; "Develerin tellal, pirelerin berber olduğu dönemde fasarya cumhuriyetine gitmiştin. Orada yargı bağımsızlığı nasıldı?" diye sormuşlar! Hoca Nasreddin'in cevabı: "Cübbesi olmayanların (!) 'Yargısız infaz' yapabildiği, etkili ve yetkililerin mahkemedeki adalet adına 'kelâm' edebildiği bir yerde 'yargı bağımsızlığından' söz etmek, olsa olsa abesle iştigaldir."

MHP'DE GÖRÜNEN ŞOK!

Gazetelerdeki başlıklara, televizyonlardaki alt yazılara bakıyor; “MHP’de muhaliflere şok!” yazıldığını görüyorsunuz. Neymiş efendim? Geçen yılın 19 Haziran’ın da muhalif kanadın oy çokluğu ile gerekleştirdiği tüzük değişikliği kongresi mahkeme tarafından iptal edilmiş! İyi de; mahkemenin böyle bir karar vermesinin neresi şok ki? Hiç “körün bile fark edebileceği” ve de önceden bilinen, görünen ve şimdi de yaşanana şok denebilir mi? Hem de, atalarımızın “Görünen köy kılavuz istemez” sözü de ortada iken...