Siz kimsiniz be! Bu söz, bir öfkenin kontrol edilemeyişinin açık bir ifadesidir. Bilinç altının bilinç üstüne fırlaması gibi bir şey... Siz kimsiniz be! Bu sözün, daha doğrusu bu tehdidin anlamını, demokrasi tarihimizin çeşitli evrelerinde görmek hiç de zor değildir.” Değerli oy, değersiz oy!... Senin oyunla benim oyum bir mi vs...”

Bütün bunlar oldu ve yaşandı. Artık bu tür salvolar, bu tür aşağılama anlamına gelen söz ve eylemler değerini, geçerliliğini yitirdi, bunlar artık prim yapmıyor. Kim demokrasiden yana, kim demokrasiyi koruyor 15 Temmuz'da görülmedi mi? Şu “siz kimsiniz be!” dediğiniz, hakir, aşağı gördüğünüz toplum yığınlarının cuntalara, darbelere karşı demokrasiyi nasıl kahramanca koruduğunu görmedik mi? Bir zamanlar mitinglerde “Ordu göreve...”

Çağrıları yapımıştı. Bunu yapanlar, Allah aşkına neyi kastediyorlardı? Demokrasiyi, yani milli iradeyi mi? Yoksa; belli bir kesimin “Bu ülkeyi biz idare ederiz, halk doğruyu seçemez...” anlamına gelen zihniyeti yani belli bir sınıfın egemenliğine dayanan bir yönetim şeklini mi kastediyorlardı?

15 Temmuzda yaşadığımız ihanete karşı tekvücut olma yolunda büyük bir mesafe kattettik...Lakin bu ihanete karşı gösterdiğimiz birliktelikten, nerdeyse gevşemeye, özellikle de FETÖ örgütünün ekmeğine yağ sürecek noktaya doğru gittiğimizden endişe etmeye başladık.

Bu konuda dış güçlerin kurdukları tuzaklara, onların hain planlarına ve oyunlarına gelinmemelidir. Dış güçlerin ülkemizin kalkınmasını, kendi ayakları üzerinde durmasını bir türlü içlerine sindiremediklerini göremeyen tek bir Türk vatandaşı dahi olmaması gerektiğini düşünüyoruz.

“Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez...” sözünü, her vatandaşımız her an yüreğinde hissetmelidir... Bu noktada yorumu okuyucularımıza bırakalım...