SON DAKİKA



Haber > Gündem > Parti birliğinden önce ülke birliği KORUNMALI

Parti birliğinden önce ülke birliği KORUNMALI

20 Mart 2016 Pazar - 09:41








Ankara’da 37 kişinin hayatını kaybettiği saldırının ardından terör örgütü PKK'nın son dönemlerde düzenlediği saldırılar ve yöntemleri tekrar tartışılmaya başlandı. Teröristler için son dönemlerde Suriye'nin bir ‘bomba eğitim merkezi’ haline geldiğini bilmek lazım. Güvenlik Politikaları uzmanı Mete Yarar çarpıcı tespitler yapıyor. Mete Yarar "Ankara Garı’nda, Genelkurmay Başkanlığı'nın önünde ve Kızılay Meydanı’nda üç saldırı düzenlendi. Bunların ikisi bombalı araçla, diğeri de bombalı çantalarla yapıldı. Bu saldırılardan birisi hariç ikisinde soru işaretleri var. Geçmişte canlı bomba profili vardı. Saldırganın geçmişte yaşadığı olaylar, yaşı, boyu, kilosu, sağlık problemi olmak üzere veriler vardı. Son dönemde ise profiller uymuyor. Ankara Garı’ndaki patlamada saldırgan, taksiciden para üstü için bir lirayı bekliyor. Sultanahmet saldırısını yapan da bir hafta önce gidip Göçmen Bürosu’na kaydoluyor. Eskiden terör örgütlerinin ‘bombacı’ diye nitelendirdiği adam sayısı 5 ya da 10’u geçmezdi. Suriye bomba eğitimlerinin yapıldığı bir merkez haline geldi. Oraya eğitim için giden teröristlerin Türkiye’ye döndüğünü biliyoruz. Takip etmemiz gereken bombacı sayısı artık kontrol dışına çıkmış oldu. Eskiden canlı bombalar Kandil'den çıktığı anda istihbarat biriminde fotoğraflarına, isimlerine kadar bilinirdi. Ayrıca canlı bomba profili de değişti. Canlı bombaların değişen profili istihbaratın önündeki en büyük engel." Elbette bir ülkeyi birkaç bomba ile yıkamazsınız, psikolojik moral bozukluğunu yaparsınız. Terörün gayesi de budur. Halka korku verirsiniz.

STRATEJİK TERÖR

Daha öncekilerle birlikte ele alındığında, Kızılay’daki bomba eylemi ‘terör’ kelimesi ile ifade edilebilecek aşamanın geçildiğini söylüyor. Karşımızda halkı çaresiz, karamsar ve güvencesiz hissettirme peşinde olan ‘kör’ bir terör faaliyeti yok. Stratejisi olan sistematik bir savaşın taktiksel hamleleri var. Cenevre toplantısından hemen önce, Nusaybin ve Yüksekova’da yarı savaş haline girilmişken, Başbakan ve eşi bölgede ‘yara sararken’ gerçekleşen bu cinayet, basit bir mesaj içeriyor: ‘İşler sizin sandığınız gibi olmayacak ve siz bizim merkezimize girdiğiniz ölçüde, biz de sizinkine gireceğiz...’

SALDIRILARIN AMACI NE?

Bu fevri bir karşı koyma değil. PKK ile bilumum sol şiddet örgütlerinin oluşturduğu ‘Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ zaten bu tür eylemlerin düzenli ve sistematik olması hedefini güdüyor. Bu işbirliği zemininin çoktan kotarılmış olduğunu, son eylemin bir ‘mühürleme’ işlevi gördüğünü varsayabiliriz. Ancak bu terör ‘kurumsallaşması’ olmasa bile, Suriye ve çevresinde at koşturan istihbarat ağlarının PKK’ya istediğinden fazla destek sunduğunu da bilmek lazım. Ankara'da yapılan bu son terör olayı bütün Türkiye'ye yapılmıştır. Herhangi bir partiye değil. Partiler kendi birliğini değil, ülke birliğini koruma birlikteliğini bütün olarak göstermeli. Çünkü örgütler ideolojik çatışma görüntüsü altından çıkıp, uluslararası çatışma alanlarına girdi. Terörde yeni bir dalga önümüze geliyor ve geldi de diyebiliriz. Karakollar basılmıyor. Ankara ve İstanbul bombaların adresi oluyor maalesef.


GÜNDEM OLMA PEŞİNDE

Kızılay’daki toplu cinayeti gündemle ilgili yorumlamaya devam edersek; örneğin Meclis’teki fezlekelerin kabulünü ve dokunulmazlıkların kaldırılmasını teşvik ediyor. Kürtleri dışarıda bırakan bir ‘Milliliği’ tahrik ediyor. Barışın bir ‘yenilgi’ olduğunu düşünenlerin, barış ihtimali belirdiğinde savaşı zorlaması şaşırtıcı değil. Öte yandan daha gerçekçi bir yorum, bu olayın gündemden bağımsız olarak sahneye konduğu ve bundan sonra da belirli bir süreklilik arz edeceği varsayımına dayanmak zorunda. PKK gündeme müdahil olma değil, gündem yaratma, dahası ‘gündem olma’ peşinde.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan taziye mesajında şöyle diyordu: “Terör örgütleri ve onları maşa olarak kullananlar, güvenlik güçleriyle yaptıkları mücadeleleri kaybettikçe en ahlaksız, en vicdansız yollara başvurarak masum vatandaşlarımızı hedef almaktadırlar.” Doğru bir tespit... Ama aynı zamanda terörün kolay ve kısa zamanda bitmeyeceğini de işaret ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın haklı olarak ifade etiği üzere “Devletimiz, meşru müdafaa hakkını kullanmaktan asla vazgeçmeyecektir”. Mesele şu ki ;devlet PKK’nın mücadeleyi kaybetmesi için elinden geleni yapıyor, ama PKK da mücadeleyi kaybettikçe teröre meylediyor. Bu durumda Cumhurbaşkanı’nın mesajındaki “Terör dize getirilecektir” sözü temenni değil, kararlılıktır.

GERÇEK NEDİR?

Gerçeklikten kaçarak ne çözüm ne de barış üretebiliriz. Suriye’de öngörülebilir ve istikrar vadeden bir gelecek ihtimali ortaya çıkana dek, PKK etkili bir aktör olmayı sürdürecek. Böyle bir gelecek ihtimali ne kadar gecikirse o kadar avantajlı olacak, çünkü bölgeye daha iyi yerleşecek ve büyük aktörleri kendisine destek vermek durumunda bırakacak. Buna karşılık Türkiye’ninSuriye’deki kaotik halin düzelmesi açısından belirgin bir etkisi yok. Türkiye bu olayda bağımlı bir değişken... Ama aynı zamanda bağımsız değişkenleri güçlü bir biçimde etkileme şansı olan bir aktör.


MAHÇUPYAN’IN ANALİZLERİ

Bu konuda Etyen Mahçupyan’ın analizleri dikkate değer, "Türkiye bu olayı ancak ABD ile çözebilir. Neye razı olduğumuz ortaya konmalı, bu çizgi güçlü bir biçimde sahiplenilmeli, ancak bu sonucu elde etmenin karşılığı olarak esnek davranmaya da hazır olunmalı. Türkiye, ABD’nin Rusya’ya gereğinden fazla mahkum olmasının yarattığı rahatsızlığı giderecek ve tüm aktörleri yeni tercihlere zorlayacak bir adım atabilir. Sonuçta terör anında bitmeyebilir, ama getirisi ve siyasi işlevi biter" diyor Mahçupyan...

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap