SON DAKİKA



Haber > Gündem > Öyle bir bakan ki... Nereden nereye?

Öyle bir bakan ki... Nereden nereye?

09 Mart 2017 Perşembe - 07:08








Türk siyaset tarihinde büyük başarı öyküsü yazan adamlar vardır.

O öyküler çok az kişiye nasip olmuştur.

Onlar nerede yaşarsanız yaşayın hakkı teslim edilmesi gereken adamlardır.

İşte bir adam...

Bakın bakalım eşi benzeri var mı?


9 Ocak 1955 tarihinde Yunanistan’ın Gümülcine şehrine bağlı Kozlukebir köyünde Ali ve Fatma çiftinin çocuğu olarak doğdu.

Batı Trakya Türklerindendi.

14 yaşındayken 1970 yılında bir çanta ile öğrenim için İstanbul’a geldi.

Yabancı uyruklu bir öğrenci olarak “Mehmet Alioğlu” adıyla bir süre İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde öğrenim gördü.

Bu okulda Recep Tayyip Erdoğan ile sınıf arkadaşı oldu.


Bu karşılaşma yarınların uzun süren kader arkadaşlığı olacaktı.

Çalışkan bir öğrenciydi.

Tıp fakültesini kazandı.

1982’de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.

Yunanistan’a döndü.


Ama  Yunanistan’da hekimlik yapma imkanı yoktu...

Bu nedenle 1983 yılında Meriç Nehri’ni kaçak olarak geçip Türkiye’ye iltica etti. Yunanistan vatandaşlığından çıkarıldığı için 1983-1986 yılları arasında Türkiye’de ikamet etti.

‘Ben Türküm’ diyerek 1986’da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu.

Vatandaşlığa müracaatı sırasında talep ettiği bugünkü soyadını aldı.

İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde iç hastalıkları alanında ihtisas yaptı.


Bir büyük başarı öyküsü yazıyordu.

Sıra millete hizmete gelmişti.

Onun yolu da siyasete girmekten geçiyordu.

Siyasi kariyerine 1992 yılında Refah Partisi’nde başladı.

Çünkü Recep Tayyip Erdoğan onu unutmamıştı.


O da Recep Tayyip Erdoğan’ı...

Beraber yürüyeceklerdi bu yollarda.

Dürüst, çalışkan, beyefendi bir adamın Erdoğan ile yürüyeceği çok yol vardı...

AK Parti kuruldu...

Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Hadi İstanbul İl Başkanı sensin’ dedi.

2002 ve 2007 yılları arasında son derece başarılı bir il başkanlığı süreci yaşattı partisine.

Teşkilatları için bir ağabey, bir baba, bir arkadaş oldu.

Yani koca yürekli bir adam olarak herkesi kucakladı.

O dönemlerin seçim sonuçları da gurur abidesi oldu.

Gittiği her yerde büyük sevgi ve saygı görürken, bir bakıma kendisine de TBMM’nin yolunu açıyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan onu bu kez TBMM’de görmek istiyordu.

Nitekim 2007 Türkiye genel seçimlerinde AK Parti İstanbul Milletvekili oldu.

Başarı merdivenlerini tek tek çıkıyordu.

24 Ocak 2013’te Türkiye Cumhuriyeti’nin 57. Sağlık Bakanı oldu.

Reklamı yoktu ama sessiz ve derinden önemli izler bırakıyordu bakanlıkta.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan 61. Hükümet’te Sağlık Bakanlığı görevine devam etti. Haziran ve Kasım 2015 seçimlerinde de Bursa milletvekili olarak bakanlık görevini sürdürdü ve 24 Mayıs 2016 tarihinde Recep Akdağ’a devretti.

Binali Yıldırım tarafından 24 Mayıs 2016’da kurulan 65.Türkiye Hükümeti’nde yer almayan Müezzinoğlu, 31 Ağustos 2016 tarihinde Efkan Ala’nın istifası ile boşalan İçişleri Bakanlığı koltuğuna Süleyman Soylu’nun getirilmesinin ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak atandı.

Çünkü gerçek bir görev adamıydı.

Var mı böyle bir sadakat! Var mı böyle bir güven duygusu yaratmak!

‘Sadakat ve vefa’ istiyorsanız...

Alın size dünden bugüne Mehmet Müezzinoğlu!

Nereden nereye değil mi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en önemli yol arkadaşlarından biri olarak kendisine bir unvan verilecekse ‘SAKİN GÜÇ’ desek en doğrusu olur.

Gerçekten sakin güç...

Pek ortalıkta görünmez, pek konuşmaz, pek reklamı sevmez...

Ama sessiz ve derinden önemli işlerin altına imza atar.

Sağlık Bakanı olarak son derece önemli işlere imza atmasına, özellikle devrim niteliğinde olan şehir hastanelerinin planlaması ve temellerinin atılmasını sağlamasına rağmen algı yaratamamak mı, reklam yapamamak mı ne derseniz deyin bu yönde eksik kaldı.

Varsın kalsın!

Onun tarzı bu...

Müezzinoğlu şimdi İçişleri Bakanlığı’nda milletin ‘İşte aradığımız İçişleri Bakanı’nı bulduk” övgüsüne mazhar olan, terörle mücadelede tarih yazmaya devam ederek Türk milletinin gurur kaynağı olan Süleyman Soylu’nun altyapısını çok iyi inşa ettiği Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda çıtayı yükseltirken, çok başarılı işlerin altına imza atmaya başladı.

mehmet_2

***

Hani halk arasında bir söz vardır ya ‘Leb demeden leblebiyi anlamak’ diye. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘MİLLİ SEFERBERLİK’ talimatını ilk algılayan ve “ÇALIŞMA HAYATINDA MİLLİ SEFERBERLİK” projesini hayata geçiren isim de Mehmet Müezzinoğlu oldu.

‘Bir Başarı Öyküsü’ yazımın çıkış noktası da işte budur.

Başarı öyküsü yazılır ama onu devam ettirmek kolay değildir.

Yaşamı boyunca olduğu gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda da başarı öyküsü yazmaya devam eden Müezzinoğlu’nun ülkenin en önemli meselesi olan “istihdam” noktasında ekibiyle birlikte ülkeyi çalışma hayatında adeta kuşatma altına alması, bugüne kadar görülmüş bir hamle değildi.

Bu projenin referandum ile hiçbir ilgisi yok. Bakan Müezzinoğlu daha referandum kararı ortada yokken o günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ‘Milli Seferberlik’ çağrısı ile hemen durumdan vazife çıkardı.

“AKIL TERİYLE, ALIN TERİYLE... ÇALIŞMA HAYATINDA MİLLİ SEFERBERLİK” diyerek bugün çok konuşulan muhteşem projeyi ortaya koydu.

Bu proje kapsamında 81 ilde istihdam oluşturmak için bütün çalışma arkadaşlarını gece gündüz demeden yollara düşürdü.

Devleti halkın, esnafın, sanayicinin, tüccarın ayağına kadar göndererek “İstihdam noktasında ne istiyorsanız söyleyin yapalım. Şartsız yanınızdayız” dedirtip kucaklattı.

Meyveleri alınmaya başlandı.

Bakın, bu proje ile 1 Ocak -28 Şubat tarihleri arasında iki ayda 264 bin 630 artı istihdam yaratıldı.

Hedef 2 milyon.

Bu da olacaktır.

“Kimsesizlerin kimsesi” olmak işte böyle bir şey.

Şeyh Edebali’nin ”Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın... İşin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı. Allah yardımcın olsun” sözünün karşılığı bundan başka ne olabilirdi ki?

Şu bir gerçek ki bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘EVET’ çağrısına en kuvvetli şekilde destek veren bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı var.

Bir düşünün, her hafta bakanlığın bütün beyin takımı istihdam yaratmak için Anadolu’da yollara düşmüş durumda...

Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir istihdam atağı... Çalışma hayatında bir başarı öyküsü yazılıyor aslında.  

***

Peki, Bakan Mehmet Müezzinoğlu’nu başarıya taşıyan en önemli sloganı nedir bilir misiniz?

“ÖZDEĞER, ÖZSAYGI, ÖZGÜVEN”

İşte dünden bugüne Müezzinoğlu’nu en iyi anlatan sözdür bu. Gençlere ‘Adam nasıl olunur’un dersini bakın nasıl veriyor.

“Sevgili gençler, hiç tereddüdünüz olmasın. Özdeğer, özsaygı ve özgüvenin hakkını ne kadar güçlü verirseniz o kadar zengin olursunuz demeyeceğim, o kadar makam sahibi olursunuz demeyeceğim, o kadar imkan sahibi olursunuz demeyeceğim. Ama adam olursunuz.”

İşte “Adam” Müezzinoğlu bu!

Bir baba... Bir kardeş... Bir dost...

O nedenle, bu yazıyı bir gazeteciden öte bu vatanın bir evladı olarak,  14 yaşında bu ülke toprakları ile buluşmuş, millet adına bir başarı öyküsü yazmış ve yazmaya devam eden bir  devlet adamına borç olarak yazmayı görev sayıyorum.

Çünkü bu ülkenin böylesine devlet adamlarına çok ama çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Duruşun özü şudur:

Bütün yaşamını analiz ettiğiniz zaman üstat Necip Fazıl’ın şu muhteşem sözü önce insan, sonra bakan olmasını çok iyi bilen Müezzinoğlu’nu en iyi şekilde anlatır:

“Bir namazım, bir duam, bir de eski seccadem.

Hepsi, hepsi bu kadar işte benim sermayem.”

Allah yolunu açık etsin...

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap