Ezel bezminde bir dinmez figandım ya Resulallah, Cemalinle ferahnak et ki yandım ya Resulallah... Gönül hûn oldu şevkinden boyandım ya Reslallah, Nasıl bilmem bu nirana dayandım ya Resulallah... (Yaman Dede) Ben Onun ilm ile irfanına kurban olayım, Ben Onun esrarı miracına kurban olayım... (Niyazi Misri) Sanma ey hâce ki senden zer-ü sim isterler, Yevme lâ yenfeu’da kalbi selim isterler... (Bağdatlı Ruhi) Özellikle bulunduğumuz İslam coğrafyasında yaşanan olaylara baktığımızda, İslam adına gerçekten yüz kızartıcı olaylarla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. İslam’a inanmış, Müslüman toplumlar, her durumda, her halükarda diğer toplumlara örnek olmak durumundadır.

Hiç kimse, ‘ben Müslümanım’ deyip de, inancının tam tersi hareketlerle İslam’a leke süremez. Çünkü İslam dini; insanlığın iyi ve doğru diye algıladığı tüm güzellikleri içine alır. İslam dininde ‘kötü’ diye hiçbir şey yoktur, kötülüğe asla yer yoktur... Değerli okuyucularımız, hepimizin malumudur ki; Ramazan ayı biz Müslümanların Yüce Allah’a karşı ibadetlerimizi yoğunlaştırdığımız en feyizli, en bereketli, en kutsal aydır. Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği Kuran-ı Kerim’i indirmek için bu ayı seçmesinin, yıllık bir ibadet olan orucun yine bu ayda farz kılınması yönünden Ramazan ayının büyük bir önemi ve anlamı vardır. Şüphesiz Yüce Allah’ın farz kıldığı her şeyde bizim bilmediğimiz pek çok hikmetler vardır. Öyleyse biz insanların arzu ve heveslerine göre değil, Yüce Allah’ın istediği şekilde oruç tutabilmemiz için açlık ve susuzluğun ötesindeki yüce hikmetleri iyi düşünmemiz ve ona göre hareket etmemiz gerekmektedir.

İnsan iradesini terbiye edip ona güzel ahlak, sabır ve tahammül, yardımlaşma ve kaynaşma gibi güzellikleri, acaba dünyanın hangi okulu (mektebi), ‘Oruç mektebi’ gibi öğretebiliyor? Bu mektepten almak zorunda olduğumuz ve de aldığımız dersleri uygulamada hepimiz üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye özen göstermeliyiz. Hayırlı, bereketli ramazanlar diliyoruz...