SON DAKİKA



Haber > Gündem > Mağduriyetler toplumun her kesimini yaralar

Mağduriyetler toplumun her kesimini yaralar

11 Eylül 2016 Pazar - 10:30








Türkiye çok önemli süreçten geçiyor. Belli ki her yapılan iş, her atılan adım çok dikkatli yapılmalı. Mağduriyetler herkesi ve bütün olarak toplumu yaralar. Kurunun yanında yaş yanmak zorunda mı? Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile valiler toplantısında "At izi, it izine karıştı", valilere "Adam alma yarışına girmeyin" diyorsa, gözaltına almak, tutuklama ve ihraç kararlarında ciddi şikayet ve haksızlıklar var sonucu görünmektedir. 15 Temmuz gecesinin hesabının, etkili ve adaletli bir şekilde sorulması milletin beklentisi. İnternet haberde yazan Süleyman Özışık, haksız yere alınanların isyanını Başbakan'a ilettim. Sayın Başbakan Binali Yıldırım "Bu konuda yeni çalışma yapmak ihtiyacı var gibi görünüyor ama bunun için zaman lazım. Fetö ile tam sonucu görüp harekete geçeceğiz. Biraz sabırlı olunması gerekiyor" dedi. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı danışmanı ve Cumhurbaşkanlığı kurumsal İletişim Başkanı Mücahit Küçükyılmaz, darbe girişiminin ardından başlayan 'FETÖ' operasyonlarının kendilerine döndüğünü söyledi. Mücahit Küçükyılmaz, "28 Şubatçılarla FETÖ temizliği yapılamaz."

TOPLUMU İNCİTMEMEK LAZIM

'FETÖ' operasyonları neden bu kadar rahatsız oldu? Mücahit Küçükyılmaz çok iyi tanıdığı bir arkadaşının evinin aranması onu bu açıklamaya mecbur etti. Tabi toplumu incitmemek lazım. Oğlunu bulamazsan tekerlekli sandalye ile gezebilen annesini al. İnsanlar inciniyor. Bu konuda Mustafa Karaalioğlu'nun değerlendirmesi konunun izahını yapmaktadır. Karaalioğlu diyor ki, "Unutmayalım ki 15 Temmuz kesinlikle çok haklı olduğumuz ve hesabının etkili bir şekilde sorulması gereken sıradışı bir olaydır. Hesabının sorulması yani sorumlularının yargı yoluyla cezalandırılması demokrasi kalitemizi de artıracak; en az 15 Temmuz gecesi yaşananlar kadar tarihe hayırla yazılacak bir öykü olacaktır. Hızlı ve derinlikli bir hukuki süreç şarttır. Adalet terazisinin hassas tartması, bu hissiyatın içeriye ve dünyaya aktarılması Türkiye’nin kazanımı olacaktır. Suçüstü yakalanmış bir darbe girişiminin yargılaması da o açıklığı yansıtmalıdır. Ama kabul edelim ki mesele sadece bununla sınırlı değil.

HEDEFE GİDEN YOL

Darbe kadrolarıyla savaşmanın özel zorluğuna ilaveten bizatihi bu örgüte karşı mücadele etmenin kendi tabiatından kaynaklanan güçlükleri vardır. Sızma, saklanma, takiye yaparak kendini görünmez kılma ve en nihayet “hedefe giden her yol meşrudur” düşüncesiyle zamana ve zemine göre pozisyon almak gibi takibi imkansızlaştıran yöntemler kullanmaktadırlar. Herhangi bir grupta ve herhangi bir suç girişiminde görülmeyecek gizlilik ve kamuflaj becerileri olduğunu akıldan çıkarmamak lazımdır. Bilhassa kamu yönetiminde ve bilhassa da güvenlik birimlerindeki varlıklarının hala devam ettiği bir sır değil ve tam da bu noktada “kurunun yanında yaş da yanmasın” prensibi ile FETÖ’ye karşı derin şüphe arasındaki çelişki ortaya çıkmaktadır. FETÖ kadroları, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ülkeyi kandırırken söylediğim şuydu: “Skor peşinde koşmanın yani daha çok insanı hapse atmanın anlamı yoktur. Aslolan bu ülkede bir daha darbe düşüncesinin dahi akıldan geçmemesini sağlamaktır.”


ÖZIŞIK'IN MAKALESİ

Bugün de söylenecek şudur: Aslolan, bu ülkede bir daha hem darbeyi akıldan geçirecek hem de devlette kendi hiyerarşisini kurmayı hayal edecek kimsenin kalmamasıdır. Bunu temin edecek hacimde bir yargılama hem haktır, hem de gereklidir. Bu süreçlerde ilk günlerde hatalı uygulamalar olurken, suçluların tamamına ulaşmakta eksiklikler de olabilir. İki taraflı risk kaçınılmazdır… Dolayısıyla, şimdi acilen başlangıçtaki hız nedeniyle yapılan hatalar gözden geçirilirken, toz bulutundan bilistifade kendini gizleyen gerçek sorumluların bulunmasının da zamanıdır. Kurunun yanında yaş yanarken, yaşın yanışından yararlanan kurular da vardır. Çok iyi biliyoruz ki, mevzubahis örgütün tabiatı tam da budur. Eski yöntemlerini hatırlayalım… Zaman içinde bu davanın itibarsızlaştırılması kampanyalarına da şahit olacağız. O yüzden aceleye gelen işlemlerin yol açtığı mağduriyetler üzerinden malzeme vermemek, davanın kalitesinden feragat etmemek, hem darbe yargılamasının itibarını artıracak hem de FETÖ’nün sistemden temizlenmesi gibi en temel meselemizi çözecektir. Süleyman Özışık "Bana mı kaldı bunları yazmak?" adlı makalesinde farklı bir boyuttan baktı. Haksız da değil."

GERÇEKLE

R Ailesini ve dahi damadını karun gibi zengin eden, Kadir Topbaş'a, darbeci kardeşine kefil olarak onun darbe yapmasına imkan tanıyan Şaban Dişli'ye, belediyesindeki bir tek Fetöcü'yü uzaklaştırmayan, 17/25 Aralık sonrası Erdoğan'a rağmen Fetullah Gülen için, "Ona saygı duyuyor ve inanıyoruz. Gerçekler zamanla ortaya çıkacak" diyen Balıkesir Belediye Başkanı'na hesap sorulmayacak mı? Bank Asya'da kıytırık hesabı bulunanlara dokunulurken, aynı bankadan milyonluk krediler çeken gazetecilere, yazarlara ve siyasilere dokunulmayacak mı? Bunlar dururken... Suruç katliamı sonrası Erdoğan'ın ilçeyi ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı'nın afişlerini asarken elektrik akımına kapılan bir partili Fetöcü denilerek görevden alınıyorsa

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap