SON DAKİKA



Haber > Gündem > Lozan veya Sevr, hangisini tercih edeceğiz?

Lozan veya Sevr, hangisini tercih edeceğiz?

12 Ocak 2016 Salı - 10:10








Bu dünya Türk Milleti için hiçbir dönemde dikensiz gül bahçesi olmamıştı. Olmayacaktır da! Yarını düzenleyen; düne kadar yaşananlar olduğuna göre, toplum ancak hafızasında kalanlara göre gereken tedbirleri alabilecektir. Amerikan ihtilalcilerinin 1776 Bağımsızlık Bildirisi ve bunun tetiklediği 1789 Fransız İhtilali’ndeki “Hürriyet-Eşitlik-Bağımsızlık” akımları Avrupa’daki tüm imparatorlukları ve Osmanlı Devleti’ni de sarsmaya başladı.

1683 II. Viyana Kuşatması mağlubiyeti ve 1699 Karlofça Antlaşması’yla toprak kaybetmeye başlayan Osmanlı Devleti bu ciddi sarsıntıyı atlatabilmek için “Osmanlıcılık” ideolojisine sarıldı. Bu yeni icat olan etnik bölücülükte önce Rusların ve Fransızların kışkırtmalarıyla Balkanlar’da isyanlar başlamıştı. İlk isyan eden topluluk Sırplar olmuştu, buna diğerleri eklendiler. Bağımsızlık koparıp ilk ayrılanlar ise Rumlar oldu.

Sonra sırasıyla Romanya, Sırplar, Karadağ ve Bulgarlar bağımsız oldular. Hıristiyanlar ayrılmıştı. Bütün bu durdurulamayan olaylar, Devletin “Osmanlıcılık” politikasının da iflası demekti. Bu defa Devlet, Arapları ve Arnavutları elde tutabilmek için “İslamcılık” ideolojisine sarıldı. Bunda Almanların da destek ve teşvikleri vardı. Çünkü Almanya; Müslüman toplulukları ayaklandırarak, kendi rakipleri olan İngiltere ve Fransa’nın önünü kesmek istiyordu. Ardından 1. Dünya Savaşı çıktı.

Osmanlı Devleti 14 Kasım 1914’te Osmanlı başkentinde Hilafet Sancağı (Sancak-ı Şerif) açarak, tüm dünya Müslümanlarına “Cihat” çağrısı yapıldı. Fakat bu çağrıya hiç katılan olmadığı gibi Çanakkale, Filistin ve Bağdat-Basra cephelerinde İngiliz ve Fransızlar’la birlikte Osmanlı’ya karşı savaşan birçok Müslüman topluluk vardı. Bu acı gerçekler Osmanlı’nın “İslamcılık” akımının da sonu oldu. Tarihe ciddi bilimsel bir gözle bakarsak, hiçbir zaman “İslamcılık” akımının bir İmparatorluk olan Osmanlı Devleti’nin ana felsefesi olmadığı açık olarak görülebilecektir.

Bu durumda bütün vatanseverlere düşen görev ise, sadece Milli devletimizi kurabilmek için İstiklal Savaşı yapmak oldu. Bundan sonraki dönemlerde, komünist olan Ruslar kullanamadı ama Avrupalılar ve ABD önce “Radikal İslam”, sonra “Ilımlı İslam” vs... dedikleri birçok farklı gibi görünen ama kendilerine hizmetten başka işe (İslam’a hiç) yaramayan birçok dini akım uydurdular, buna etnik ayrışma fikrini de ekleyince günümüzün paramparça İslam Dünyası ortaya çıkıverdi.


Bugün halen birçok ülkede makam, zenginlik, şan-şöhret malulü kişileri de özellikle destekleyip iktidara getirerek, istediklerini yaptırmanın en kolay yolunun, toplumların dinlerini kullanmak olduğunu da ispata(!) devam ediyorlar. Kabul etmeyenleri ise silah zoruyla parçalıyorlar. Arap Baharı bu değil mi?

Önlerindeki en büyük engel ise; İstiklal Savaşı kazanmış, Lozan’ı kabul ettirmiş, Türk Milleti esasına dayalı, üniter yapılı Milli Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Hatırlayınız; bir asır önce dünyanın % 80’ini sömürge yapmış Batı dünyasının bu gücü, Türk İstiklal Savaşı’nın sonrasında % 20’lere düşmüştü. Bugün yaşadıklarımız işte yeniden bunu sağlayabilmeleri içindir. Bundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti’ni ve onun kurucusu büyük Atatürk’ü bunların ve destekçilerinin affetmesi(!) asla mümkün değildir.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap