SON DAKİKA



Haber > Gündem > Kobra ve karga

Kobra ve karga

28 Aralık 2016 Çarşamba - 09:00








Çocukken okuduğum şövalye masallarındaki kentlerin gerçek hayatta da var olduğuna ikna olmamı sağlayan yerdi Edinburgh. Yüksek, taş cepheli binaların arasında yürürken kaybolmayı, ıslak granit parke taşların sürekli sisli olan havaya inat parıldaması ile enerji bulmayı seviyordum. Her yere yürüyerek gidebilmek güzeldi. Bir zaman makinasıyla 300 sene geriye gitseniz göreceğiniz manzaranın aynısını bugün de görüyor olmanız da öyle. Güneşli olan az sayıdaki güne denk gelinmesi durumunda, merkez istasyonun hemen yanındaki çim alanda oturmak ve gelen geçeni seyretmek gibi güzel de bir alışkanlığınız oluyordu. İşte, o günlerden birinde rastladım Logan ve küçük oğlu Charlie'ye. Charlie, kızıl saçları ve çilli yüzü ile çok sevimli bir çocuktu.

Yorgunluktan nefes almaya bile üşendiğim bir günde, hemen yanımda, çimlere oturmuş babasına dert yanıyordu. Okul takımının kaptanıydı ve takımdaki karizmasını sarsan bir başka çocuktan ne kadar nefret ettiğini ve ondan kurtulmaya çalıştığını anlatıyordu. Babası -ki yeşil ekose ceketi ve kırmızı yaka mendili ile etrafta gördüğüm en tipik İskoç'tu- nadiren kafasını kitabından kaldırıyor, bunu yaptığında da mutlaka çok etkili bir şeyler söylüyordu. Konu uzadıkça aksanlarının tuhaflığından haz duymaya başlamıştım. Sonunda, kitabını kapatarak "Sakin olup işini yapmalısın Charlie" dedi Logan. "Ama istersem hiç kimsenin ona pas atmamasını sağlayabilirim" diye cevap verdi Charlie. "Sana karga ile kobra yılanının hikayesini anlatmış mıydım?" diye sordu Logan. "Hayır" dedi Charlie. Ve benim için de günün en güzel zaman dilimi başlamış oldu. "Çok mutlu bir karga ailesi varmış" diye başladı Logan. "Çok güzel bir ağaçta, mutlu mesut yaşıyorlarmış.

Günün birinde bir kobra yılanı gelmiş ve ağacın kovuğuna yerleşerek o ağacın o günden sonra kendisine ait olduğunu söylemiş." Masal Charlie'ye anlatılsa da ondan çok daha büyük bir dikkatle dinliyordum. Gürültü yapmasın diye atıştırmakta olduğum cevizlerden bile vazgeçmiştim. "Sonra" diye devam etti Logan... "Karga buna itiraz ederek ağaçta mutlu olduklarını, bir yere gitmek istemediklerini ve gerekirse krala giderek durumu anlatacağını söylemiş. Bunun üzerine kobra çok gülmüş." Arada Charlie olmasa "Haydi be adam! Niye bu kadar yavaş anlatıyorsun?" diye çıkışmak üzereydim. Allah'tan, Charlie'nin "sonra ne olmuş?" sorusu geldi ve beni meraktan kurtardı. Logan anlatmaya devam ediyordu... "Size 3 gün mühlet demiş kobra yılanı. 3. günün sonunda hala burada olursanız gece gelip hepinizi yiyeceğim!" Charlie, kocaman açtığı gözleriyle babasını pür dikkat dinliyordu. Babası ise bir yandan etrafı inceliyor, diğer yandan hikâyeye devam ediyordu. "İyi ama bu zorbalık demiş karga, bunu yapamazsın! Kobra yine gülmüş...

Ben kobrayım, sen karga, iyi düşün demiş. 2 uzun günün sonundaki sabah, karga evinden uçarken evdekilere merak etmemelerini, sorunu çözeceğini söylemiş. Aynı anda aşağıdan gülmekte olan kobra akşam çekeceği ziyafeti planlıyormuş. Karga, tüm gücüyle saraya uçmuş. Kobra, bir karganın kralla görüşemeyeceğinden emin, keyif yapıyormuş. Karga, doğruca kraliçenin penceresine konmuş. Uyanmasını beklemiş. O uyanır uyanmaz odaya dalıp, gözüne kestirdiği en pahalı mücevheri kaptığı gibi yeniden pencereye konmuş. Kraliçe öfke içinde karganın peşine düşse de nafile, karga uçup gitmiş." O an için Charlie'yi bilemiyordum ama ben hikâyenin sonu için Glasgow tren biletimi yakmaya karar vermek üzereydim. "Biraz daha hızlı olsana be adam!" dememe çok az kalmıştı. "Kraliçe, muhafızlar diye bağırmış" diye devam etti Logan. "Karga önde, muhafızlar arkada, ormana doğru ilerlemeye başlamışlar.

Karga ağaca doğru uçmaya başlamış ve ağzındaki mücevheri ağacın kovuğuna bırakmış. Dakikalardır koşmakta olan muhafızlar büyük bir mutlulukla ağacın kovuğuna bakmışlar, kobra yılanını görünce mızrakla delik deşik etmişler ve mücevheri alarak oradan uzaklaşmışlar" diye de bitirdi. Charlie ev sahibi, ben de kulak misafiri olarak çok mutlu olmuştuk. "Şimdi" dedi Logan; "Eğer bir kobra isen buna güvenme Charlie. Eğer bir kobra değilsen bu kez buna hiç güvenme. Her durumda git ve işini yap. Seni ayakta tutacak olan da, mutlu edecek olan da odur. Anladın mı Charlie? Kaptan olman anlık bir şey, önemli olan iyi futbol oynuyor olman.


Şimdi başkalarıyla uğraşmayı bırak, git ve işini yap!" “Git ve işini yap!” sözü Charlie’yi binmiş olduğu gurur ve özgüven balonundan indirirken bana da treni hatırlatmış oldu. Sağa sola dağılmış eşyalarımı toparlayıp Glasgow trenini yakalamak için merkez istasyona doğru koşarken içimden "sağol Logan" diyordum, "bizi çalışmak kurtarır!"

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap