Nüfusu 500 bini zorla aşan, yüzölçümü ise Ankara’nın (24.521 km kare) yarısı kadar bile olmayan (11.571 km kare), paranın dışında varlığı ile yokluğu arasında fark bulunmayan (!), Arap yarımadasının kıyısına iliştirilmiş Katar bahane edilerek Ortadoğu’da yeni bir kıyamet, daha doğrusu sözde Müslüman çatışması, dahası Müslüman kıyımının yeni bir safhası, Yahudi organizasyonu Hristiyan eliyle uygulamaya konulmuştur.

KATAR BAHANE, MÜSLÜMAN ŞAHANE...

Ama biliniz ki; sokak jargonu tabiri ile; “Katar bahane. Müslüman kanına ve Ortadoğu Petrolleri’ne saldırmak şahane” hesabı üzerine, senaryosunu, İsrail’in kendi emellerine yönelik yazıp uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi’nin ben diyeyim “safhalarından”, siz söyleyin “aşamalarından” biridir; “Katar’ı katarlama” ya da “Katar üzerinden kotarlama” operasyonundan başka bir şey değildir.

EHL-İ SALİP ELİYLE

O ki, “Ramazan” dedik. O ki, “Bayram” dedik. “Tarihi gerçekler” adına kısa bir hatırlatma da yapalım. Her ne kadar, Mehmet Akif’in; “Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi” uyarısını bile anlamayan bir toplum, millet, daha ümmet olmuş olsak da! Hatırlatmamız şudur: Geçmişten günümüze bakın, İslam Alemi ve Ortadoğu coğrafyasında, kan ve gözyaşının “Ehl-i Salip (*)” eliyle Müslümanların ayrı bir önem verdikleri zamanlara, kutsadıkları günlere, bayramlara nasıl denk getirildiğini göreceksiniz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, geçen hafta katıldığı iftar yemeğindeki konuşmasının bir bölümündeki şu ifadeler de bana göre bu noktada benzeri bir hatırlatmadır: “Üzülerek ifade ediyorum; son günlerde Körfez bölgesindeki kardeş ülkeler arasında yükselen tansiyon tüm Müslümanların Ramazan sevincine gölge düşürmüştür.”

GERÇEK HEDEF; İRAN-TÜRKİYE

Sorun büyük, konu uzun, yerimiz dar. Ama ne yazar! Yarından öbür güne, Haziran’dan Temmuz’a, 2107’den 2057’ye doğru yazıp gideceğiz anlaşılan. Ancak, değil yarını beklemek, böyle bir değerlendirmenin bile en başına yazılması gereken; nasıl ki, “Futbol sadece futbol değildir” diyoruz ya! Hah işte bunu benzer, “Katar sadece katarlama değildir” gerçeği var. Katar’ın asıl amacı bir; “Katarlama, kotarlama hesabıdır.” O hesap da, Katar bahanesi ile, şimdilik de iki cümle ile ifadesi şudur: “Yazılıp çizilenlere, söylenen edilenlere bakın. Katar bahane edilerek uygulamaya konan ‘Katarlama kotarlama hesabı’ direkt veya endirekt, dolaylı ya da dolaysız olarak sadece bu coğrafyada, sadece İslâm Alemi’nde değil, tüm dünyada gerçek manada devlet tarifine uyan Türkiye ile İran üzerine kurulmuştur.”

RAMAZAN ÖZELLİKLE SEÇİLİYOR

Öyle sadece “Suudi Arabistan’ın kendini kollama”, ya da “Terör örgütlerine Katar desteğine karşı çıkma” gibi ucuz gerekçeleri de yoktur! Sonucu da sadece Katar’a yönelik tecelli etmeyecek, ettirilmeyecek kadar büyüktür. Büyük olacaktır. Dimağım düşünmeye, dilim söylemeye, elim yazmaya cesaret edemiyor ama, İslam aleminde, Ortadoğu coğrafyasında, acı, gözyaşı ve kan yine sel olup akacaktır. Hem de, nüfusunun tamamının “On bir ayın sultanı” diyerek, Ramazan’ı yaşayıp idrak etmeye çalıştığı topraklarda... Hem de 10 gün sonra buluşacağımız Ramazan Bayramı’nda...

(x)-EHL-İ SALİP:

Kudüs’ü Müslümanların elinden alarak onların kuvvet ve saltanatlarına son vermeyi amaçlayan, bunun için de bir kısım Avrupa hükümdarlarıyla derebeylerinin komutaları altında toplanarak zaman zaman İslam ülkelerine hücum etmiş olan mutaassıp Hristiyan topluluklarına verilen unvandır.

HEPSİ BOP'TA YAZILI

Yarından sonra devam edeceğiz. Ve de, “Bu insanlık dışı, temeli kin ve nefret ile atılmış, çirkin hesabı bozmak için ne yapmalıyız?” sorusuna cevap arayacağız. Ama, ben diyeyim “sorunun cevabı”, siz söyleyin “sorunun çözümü” için öncelikle neyi bilmemiz, anlamamız gerekiyor idi? Bilir misiniz? Büyük Ortadoğu Projesi’nin neyi hedeflediği taa en başından bilip, anlayabilseydik; dahası bu projenin bir parçası olmasaydık. En azından bugün bu tablo ile karşılaşmazdık!