AKP’nin 7 Haziran’da büyük oy kaybından sonra birden bire ortalık yangın yerine dönmüş ya da dönüştürülmüş, böylece istikrar vurgusu ön plana çıkarılmıştı. Tek partinin iktidar olmaması halinde memleketin kaos gireceği savunularak seçmen korkutulmuştu. Peki tek başına güçlü bir iktidar gelmesi istikrar getirdi mi? Bu soruya yanıt bulmak için son bir haftaya bakmak yeter.

EN BÜYÜK KRİZ

Türkiye, ‘sınır ihlali yaptı’ diye bir Rus askeri uçağını düşürdü. Hukuki hakkı, ama sonuçları çok hesapsız ve vahim.

Ege’de sık sık sınır ihlalleri nedeniyle Yunan uçaklarıyla oyun oynarken, Irak ve Suriye sınırları gel-geç kapısına dönmüşken, Türkiye en iyi geçindiği, sayısız bağla birbirine bağımlı olduğu, kendisine karşı bir tehdit içermeyen komşusunun uçağını vurdu.

Şimdi bu komşuyla çok büyük bir kriz yaşanıyor. Ekonomi, ticaret, turizm, stratejik yatırımlar başta olmak üzere her alanda Türkiye’ye karşı yaptırımlar devrede. Türk iş adamlarının yüzlerce yatırımı tehlikede. On binlerce Türk işçisi kaygı içinde. Savaştan bir önceki konumdayız. Neden?

Sömürgeci (sözde) dostlara ülke topraklarında üsler sağlar, kanlı senaryolarını gerçekleştirmelerine her türlü desteği verirken, hangi hesap ya da beklentiler sonucunda komşunun uçağı düşürüldü? Türkiye hangi tuzakların içine çekiliyor? Komşularla savaş durumuna gelmek, ülke ekonomisini ve insanlarını bu kadar zor durumlara sokmakla mı istikrar gelecek?

GAZETECİLİĞE KELEPÇE

Adana’da MİT tırları durduruldu ve Suriye’de kime gittiği belli olmayan silahlar ortaya çıktı. Erdoğan yönetimi silahların Türkmenlere gittiğini açıkladı. Türkmenler yalanladı. İddia bu silahların IŞİD ve diğer sözde İslamcı terör örgütlerine gönderildiği yolunda.

Olay medyada çokça yazılıp çizildi. Yandaş medyada bile tefrika edildi. Sonra Cumhuriyet Gazetesi bir biçimde bu TIR’lardaki kargonun fotoğraflarını ele geçirip yayınladı. Dünyanın her ciddi ve demokratik toplumunda ödüllük haber olan bu olay, Türkiye’de casusluğa, devletin gizli sırlarının ifşasına sokularak Cumhuriyet Yayın Yönetmeni Can Dündar İle Ankara Temsilcisi Erdem Gül tutuklandı, terör örgütü üyesi olmakla suçlandı.

Yani gazetecilik yaptıkları, toplumun gerçekleri bilme-öğrenme hakkına hizmet ettikleri için cezaevine atıldılar. Üstelik iktidarın açık yönlendirmesiyle. Böylece Türkiye, karanlık bir Ortadoğu ülkesi olma yolunda istikrarlı bir adım daha atmış oldu!

DİYARBAKIR’DAKİ KURŞUN

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, teröristlerle girilen silahlı çatışma sırasında öldü. Aynı olayda 2 polis de şehit edildi. Öldü mü, öldürüldü mü? Bu olay da, sayısız karanlık senaryoların bir parçası mı? Kim kime ne mesajı verdi? Doğu ve Güneydoğu’da akan kan durmuyor. Her gün ölüm, şehit, şiddet haberleri. İstikrar adına verilmesi gereken çok hesap, açıklanması gereken çok şey var...