Bizler inanıyoruz ki; bütün alemleri bilinen ve bilinmeyen varlıklarıyla yaratan yüce Rabbimizdir. Ve biliyoruz ki; kullarının aile yaşamlarında, toplumsal hayatlarında güven ve huzur içinde mutlu bir hayat sürdürmelerini murad etmektedir. Ve gene biliyoruz ki; yüce Rabbimiz bu amacın gerçekleşmesi için, insanlığın var oluşundan itibaren peygamberler ve kitaplar göndermiş, emir ve yasaklar bildirmiştir.

İnsanoğlunun yaşamında en önemli husus, güven içinde huzurlu bir hayat sürdürebilmesi olduğu da hepimizin malumudur. Sevgili okuyucularımız, hepimiz bilmeliyiz ki; insanın hayat hakkı belirli koşullar çerçevesinde dokunulmazdır. Bu durum medeni kanunlarla da güvence altına alınmıştır. Her insanın huzur ve güven içinde temel hak ve özgürlüklere sahip olarak yaşaması en doğal hakkıdır. Bu hakkın ortadan kaldırılmasına yol açabilecek tutum ve davranışlar toplumun tüm bireylerinin ahengini zedeler, huzur ve saadetin temellerini yıkar, ortadan kaldırır. Bir başka deyişle; insanlar birlikte yaşadıkları topluma karşı sorumluluklarını asla unutmamalıdırlar.

Birlikte yaşadıkları toplumda, birbirlerinin hak ve hukukuna saygı duyarlarsa o toplum huzurlu olur. Toplumun huzur ve sükunu için çıkarılan yasalara uymak, her şeyden önce toplumu oluşturan fertler için elzemdir. Aksi takdirde kargaşa, anarşi, kaos her tarafa zehrini saçar, bu da toplumun, devletin parçalanmasına yol açar...

Toplum yaşamında esas olan, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıdır. Ancak toplantı ve gösteri yürüyüşü adı altında düzenlenen, şiddeti öne çıkaran eylemlerle vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin tehdit edilmesi, can ve mal güvenliğinin tehlikeye sokulması, her türlü kamu mallarına zarar verilmesi, yakılıp yıkılması, yağmalanması gibi eylemlerle devleti zaafa uğratacak, milli iradeyi yok sayacak hareketlere çanak tutulması savunulabilecek bir şey midir?

Toplumun gözü önünde yapılan bu gibi illegal yapılanmalara kucak açma yolunu seçmek, kabul edilebilir bir şey midir? Lütfen herkes bu konuyu iyi düşünmelidir, tavrını da buna göre belirlemelidir. Sokaklarda hak aramak elbette meşru olabilir ama, şiddet asla meşru bir hak değildir, bunu savunmak aynı eyleme ortak olmaktır, teşvik etmektir, toplumun huzuruna yönelik çok tehlikeli bir yoldur ve bunun faturası çok ağırdır.