SON DAKİKA



Haber > Gündem > Fadime, Katrine ve Ligarba

Fadime, Katrine ve Ligarba

11 Şubat 2017 Cumartesi - 07:58








Doktoramın son senesiydi. Uzun ve yorucu arazi çalışmalarının artık sonuna gelmiştim. Yağmurlu ve sisli bir havada buzul göllerine doğru tırmanıyor ve bitkisel değişime dair veriler topluyordum. Gülerken bile yüzündeki somurtma ifadesi gitmeyen ve bu hali ile nüfus kağıdına bakmadan Karadenizli olduğunu hemen anlayabileceğim, burnu sivri hatlı yüzünün patronu olan, belli ki biraz aksi ama aynı derecede mert ve cesur teyze aniden orada ne aradığımı sorunca irkildim. Sese doğru yaklaşana kadar onu göremedim de. "Araştırma" diyebildim. "Tamam o zaman" dedi. "Ben ligarba topluyorsun sandım."

Botanik olarak varlığından haberdar olduğum bu bitki ile bir yemiş olarak tanışmam böyle oldu. O kadar sevdim ki; topladıklarım yetmedi, teyzeninkilerden de aldım. "Bunun iyi gelmediği bir şey yok oğlum!" dedi teyze. Reçelini yaptığını, ineklere çok faydalı olduğunu, süt verimini artırdığını, o gün de yeni doğan ve hasta olan buzağısı için ligarba topladığını ekledi. Bu kadar güzel ve zahmetli bir şeyin bir buzağıya ilaç olmak için toplanması ilginç gelmişti. Çok şanslıydı!

Bizim dağlar bayırlar ligarba ile dolu olsa da, ironik bir biçimde benim ona doyduğum zamanlar hep ABD'de bulunduğum dönemlerde oldu. Marketlerde en çok bulunan ve görece ucuz olan bu meyve benim için biraz geçmişe yolculuk, biraz da her zaman erişemediğim için kaçırılmaması gereken bir fırsat oluyordu. Yine böyle bir günde, ABD'deki yaygın ismiyle "mavi yemiş" alıyorken, yanımdan geçmekte olan yaşlı bir kadın, eşi olduğunu tahmin ettiğim adama "Robert, cowberry (inek yemişi) de alsana" diye seslendi. Size de olmuştur, insan kendisinde anlamlı izler bırakan bazı küçük şeyleri ancak çok somut işaretlerle hatırlayabiliyor. Amerikalı kadından duyduğum "inek yemişi" sözü de beni anında seneler öncesine, doktora alanımdaki yaşlı teyzenin söylediklerine götürdü. Çünkü her ikisi de çok farklı coğrafyalarda, anlaşılması zor bir biçimde, bir meyveyi durup dururken inekle özdeşleştirmişti ve bu sadece onlardan duyduğum bir şeydi. Saniyeler içinde yaşlı kadına "Afedersiniz, inek yemişi mi?" diye sordum. Çünkü etikette "mavi yemiş" yazıyordu ve ben de İngilizcesini öyle biliyordum. Gülümsedi. "Evet, niye bilmiyorum, biz öyle deriz. Birçok kişi de öyle der." diye de ekledi.

Şaşkınlığım, bulduğum ilk fırsatta bitkiye Latince'de cins ismini veren "Vaccinium" kelimesinin kökenini araştırınca daha da arttı. Çünkü birçok kaynakta kelimenin kökeninin antik Yunanca'da "ineklerle ilgili" anlamındaki "vaccinus" kelimesi olduğu yazıyordu!

Trabzon'un 2000 m. rakımındaki bir dağında yaşlı bir teyze ile ABD'nin orta halli bir mahallesindeki markette rastladığım kadının, birbirlerinden ve bitkinin yüzlerce yıl öncesinde ortaya çıkmış bir kelimeden gelen bilimsel isminden habersiz olarak, o kelimenin anlamına atıfta bulunmaları bana dünyanın ne kadar küçük, yaşanmışlıkların ise biz farkında olmasak ve istemesek bile hayatlarımızı ne kadar aynı yönde etkilediğini bir kez daha kanıtladı. İsmin Trabzonlu Fadime de olsa, Floridalı Katrine de; nereden geldiğini bilmediğin bir bilgi sana aslında şu mesajı verebiliyor: İnsan olarak, milyonlarca yıldır var olan bir dünyada birkaç on yıl kadar yaşayacak küçük bir detaysın!


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap