Türk Ocakları Genel Merkez ve Şube Başkanları İstişare Toplantısı, 10-11 Ekim 2015 tarihlerinde Bolu/Gerede’de yapıldı. Toplantının açış konuşmasında Genel Başkan Prof. Dr. Mehmet Öz, "Türk milletinin aklı ve vicdanı olma sorumluluğuyla ürettiğimiz fikirlere ve işaret ettiğimiz tehlikelere ülkeyi yönetenlerin bugüne kadar itibar etmemesi, bugün gelinen vahim noktada pay sahibidir" dedi. Türkiye’nin hayati konularının ele alındığı toplantının sonuç bildirgesinde alınan birçok karar kamuoyuna açıklandı.

Bunlardan iki tanesi şu şekildedir: 1. Türkiye'de meydana getirdiği tahribat, bütün boyutlarıyla göz önünde olan "Çözülme Süreci”, tamamen tarihe gömülmeli ve terör örgütüyle akılcı mücadeleyi esas alan millî devlet stratejisi, vakit geçirilmeden yürürlüğe konulmalıdır. 2. İçine düşürüldüğümüz terör girdabı, ülkemizin en önemli gündemidir. Adına “Çözüm Süreci” denilen “Çözülme Süreci” boyunca kuvvetlenen “etnik bölücülük”, vatan toprakları üzerinde terör kantonları kurmak, siyasi uzantıları vasıtasıyla etnik ayrışma sürecini hızlandırmak ve Suriye'de fiilen egemen hâle geldiği bölgeleri birleştirme hedeflerine aynı anda ilerlemek için büyük bir saldırı başlatmıştır. Bu büyük tehdit, Türk milletini yeni bir varlık-yokluk mücadelesiyle yüzleşmeye zorlamaktadır. Türk devletini yönetme sorumluluğunu üstlenenler, bu yakıcı gerçeği iliklerine kadar hissetmeli; millî yol haritaları dışında hiçbir çözümün mevcut olmadığını idrak etmelidirler. Yakın geçmişe genel bir bakışla, hemen, bir acı gerçekle karşılaşılmaktadır. O da ne yazık ki ülkemizi idare edenlerin, “idare ettikleri milletin adını” nedense hiç söyleyememesidir!

Çözüm...çözüm diyenler, bir insan olarak düşünüyorum, sevgili okurlar, hangi meseleyi kimin adına nasıl çözebilirler diye. Cevap bulamıyorum. Oysa, Nobel ödülü alan değerli bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar’ın ders niteliğindeki açıklamalarını sayın sorumlular iyi okumalıdırlar. Tabii ki bu sözleri yandaş basın yazmaz. Orhan Pamuk’un yaptığı gibi Türkiye’ye hakaret etseydi, işte, o zaman ekranlarından hiç indirmezlerdi. Mardinli bir aileye mensup bu değerli bilim adamı şöyle diyor: “BBC’nin bana sorduğu ilk soru, ‘Siz Arap mısınız?’ oldu. 

Ben Türküm, o kadar. Mardin’de doğmuşsam, Cizre’de de doğmuşsam, Kars’ta da doğmuşsam ben Türküm.” Ah, bunu bir de yöneticiler anlayabilse ve söyleyebilse! İşte, ancak o zaman düşünceleri doğru raya girebilir. Boş nutuklarla, hele hem sorumlu olup, hem de sadece muhalefete saldırmakla hiçbir yere varılamaz. Normalde, laf kalabalığı yerine yöneticiler sadece görevlerini yapar, sonucu ise zaten millet görür. Muhalefetle kavgaya hiç lüzum yoktur. Sadece seçim arifelerinde birkaç günlüğüne milliyetçilik lafları etmek kimseye yakışmıyor. Türkiye, sadece lafla sevilmez! Cumhuriyetin bütün ekonomik kazanımları 54 milyara satıldı. İMF’ye 24 milyar ödendi ama 440 milyar dışarıdan borç alındı. Sahi bu 440 milyar ne oldu? Aklıma, merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in verdiği cevap geldi: “Cumhuriyet hiçbir şey yapmadıysa satıp savurduklarını baban mı yaptı?” Hakkari Dağlıca’da şehit olan Astsubay Samet Çakır’a Allah’tan rahmet diliyorum. Artık bu vahşet durdurulsun.