SON DAKİKA



Haber > Gündem > Bitmeyen gofret

Bitmeyen gofret

04 Mart 2017 Cumartesi - 09:20








Hakan'ı bir dağın başında tanıdım ben. Kocaman açılmış gözleriyle buğulu buğulu bakışı içime işlemişti. Ben sisli bir havada, kemiklerime işleyen bir soğukta elimdeki çay bardağıyla ısınmaya çalışıyorken, onun üzerinde sadece bir kazakla dolaştığını fark edip utancımdan montumu çıkarmıştım. Hayatımın en titreyerek geçirilmiş 10 dakikası sonrasında, ertesi gün yataktan çıkamamıştım.

On gündür o civarda kalıyor ve zorlu şartlarda çalışıyorduk. Ama mutluyduk. Araştırma ekibimiz iyi insanlardan oluşuyordu. Ben şoförümüze "9-10 yaşlarında bir çocuk var, şehre inince ona bir mont bakar mısın?" dediğimde ekibin Avustralyalı üyesi niçin para uzattığımı sormuş, durumu açıklayınca "İyi de bunu niye sen karşılıyorsun ki, hepimiz verelim" diyerek izin vermemişti.

Öyle yapmış ve çok sayıda mont almıştık. Birkaç gün sonra köyün öğretmeni bizi okula davet ettiğinde elimiz boş gitmemiş, belirlenen eksiklere göre karınca kararınca çözümler üretmeye çalışmıştık. Sınıfa girdiğimizde benim gözlerim hemen Hakan'ı aramıştı.

Görmeyince tarif ederek öğretmene sorunca, "Bugün gelmez o" cevabı almıştım. "Köpeği hastalanmış, onun yanındaymış!" diye bitirmişti öğretmen. "Bulamaz mıyız?" diye üsteledim. "Bulursunuz" dedi öğretmen. İki arkadaşımla birlikte tarif ettiği eve doğru yürüdük. Kapının hemen yanında, bir eli küçücük bir köpeğin başında geziniyorken çakır gözleriyle bize baktı.

Şaşkın bir ifadeyle "Ne oldu ki?" diye sordu. Bir şey olmadığını anlatmak fazla uzun sürmedi. Okuldan gönderilen 1-2 parça şey olduğunu anlattık. Hakan içeri girdi. Ona çok benzeyen 16-17 yaşlarında bir delikanlı ile geri geldiler. Abisiymiş. İçeri çağırdılarsa da girmedik.


O gün zaten bitmek üzereydi. Birlikte köyün kahvesine gitmeyi teklif ettik. Sonuçta programımızda 2-3 hafta sonra köyde kahve toplantıları yapmak vardı ve bu da işimizin bir parçası sayılırdı.

Biri için bir şeyler yapmak isteyip elinizden bir şey gelmediğini hissettiğiniz oldu mu? Bundan daha büyük bir çaresizlik hissi yoktur herhalde. Öyle hissediyordum ama bu pırlanta parçası için yapabileceklerim sınırlıydı. İkinci bardak çayı bile istemiyordu.

Götürdüğümüz ayakkabıları "Benimkiler idare eder ama Musa'nın ayakkabısı yok, bugün o da okula gitmedi, yarın ona verirsiniz" diye istememişti. 10 yaşındaki bir bedene 50 yaşındaki bir ruh sığdırmıştı çocuk. Babasını bir inşaatta iş kazasında kaybettiğini öğrenmem de o gün oldu.

Bakışlarındaki buğu o zaman daha da anlam kazandı. İnadını ve donukluğunu "Köpeğini veterinere götürelim mi?" diye sorduğumda kırabildim. Boynuma sarıldı, içimi ısıttı. Ertesi gün izin aldım. Abisi, o ve ben kucağımızdaki kutunun içinde bulunan bir köpekle ilçeye gittik.

Köpeğin ilaçları ile geri dönerken de bir markete uğradık. "Hadi bakalım, gel de bir şeyler alalım" dediğimde Hakan yine geri durdu. Abisini kolundan tutarak aşağı indirdim, Hakan da peşimizden geldi. "Ben burada bekleyeyim mi?" diye sordu. "Gel" desem de yetmedi. Abisi "Gelmez o" deyince vazgeçtim. "O zaman lütfen ne istiyorsan al" dedim abisine. İçeride 5-10 dakika dolaştık. Buluştuğumuzda elinde sadece iki gofret vardı. Koca marketten aldığı iki çikolatalı gofret...


Kasaya doğru yürürken Hakan'ı gördüm. O da bizi gördü. Sonra aniden dudağını büktü kasada bekleyen çocuk. "Bu gofretten almasaydın keşke" dedi abisine... "Bunu çok seviyorum ben, bitince çok üzülüyorum." 14 sene falan olmuş! Ama hala ne zaman bu anı hatırlasam nefesimi yutarım. Hüzünlü bir çift gözün bakışı mideme kramp olarak saplanır ve uzun süre orada kalır. Ama bu kez başka bir şey oldu. Dün bir davetiye geçti elime. Bizim filozof bücürük büyümüş, bir de evleniyor! Gofretimizi alıp gideceğiz elbette. Çünkü sevgiler, mutluluklar ve elbette gofretler hiç bitmemeli. Sevdiklerimiz hiç gitmemeli.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap