SON DAKİKA



Haber > Gündem > Amin diyebiliyor musunuz?

Amin diyebiliyor musunuz?

04 Aralık 2016 Pazar - 09:45








İkisi de yakın geçmişimizde yaşanmış gerçek olay:

1. Adam paralı, diplomalı, cakalı. Ama kitaptan hoşlanmaz, gazete okumaz, tiyatroya gitmez, düzeyli müzik dinlemez, resimden anlamaz bir beğeni özürlüsü. En büyük derdi karısından kuşkulanması.

Bir gün onu uyurken avucunda tuttuğu yakışıklı bir gencin fotoğrafıyla "yakalayınca" öfke krizi geçirip boğuveriyor.

Sonra anlaşılıyor ki o delikanlı kadının yıllar önce ölmüş ağabeyi.

2. Benzeri bir şey varlık ve eğitim düzeyi ötekininkine eşit bir başka adamın da başına geliyor. Haksızca suçladığı karısının boğazına uzanıyor eli. Ama duruyor. Bir insancıl fren faciayı önlüyor.


O dudurucu gücün içinde adamın ömrü boyunca okumuş, dinlemiş, görmüş olduğu her uygarlık ürününün etkisi var. En çok da yıllar önce izlediği Othello oyunundaki nafile cinayet geçivermiş aklından.

İki adamdan birincisi kodeste, ikincisi afiyette. Aralarındaki hangi fark belirledi akıbetlerini? İkincisinde bulunan hangi özellik birincisinde yoktu?

Tek sözcükle: kültür.

Fantezi sandığımız, süs gözüyle baktığımız, ama aslında bireylerin ve toplumların yaşantısını en çok etkileyen birikim.

Bir Anayasa Mahkemesi Başkanımız "Barışı sağlayabilecek köklü kültüre sahibiz" demişti. Doğrudur. Barıştan da, başka nimetlerden de yararlanmamızı sağlama bağlayabilecek kültür zenginliğimiz var. Peki, uygun sonuçlara ulaşma yolunda değerlendirebiliyor muyuz o mirası?


Hayır. Hatta farkında değiliz; gündeme bile gelmiyor.

Yıllardır yorumcularımızın devlet büyükleriyle yaptıkları sayısız söyleşiyi izlemişimdir; her şey ama her şey konuşulur da kültür konularında tek soru sorulduğunu duymadım.

Şimdi Başkan olan Başbakan "Statüko zayıfladıkça siyaset, ekonomi, dış politika, hukuk ve demokrasi güç kazandı" demişti.

Evet, öyle oldu.

Ya kültür? Güç kazandı mı o da? Yoksa, iktidarın da savunduğunu söylediği özgün kişiliğimizi pekiştirip geliştirecek yerde, saçma sapan bir başörtüsü tartışması gibi yapay engellere takılarak tökezledi mi?


Onun önünü açmak için. Bakanlık koltuğunda oturan ya da oturacak olan kişilerin aydın taklidi yapar gibi değil de gerçek aydın gibi davranmaları şart. Bir yorumcumuz “helalleşme” öneriyordu da, bir başkası Hrant Dink'in Agos'una verdiği demeçte iç ve dış barışı sağlam mantıkla savunarak "hesaplaşmanın olduğu yerde helalleşmenin olamayacağını" vurgulamıştı. "Ortak bir gelecek kuralım" diyordu.

İnşallah bakanlığın uyuşuk bürokrasisini dürtükleyebilir, olanakları Türkiye'nin genel atılımı doğrultusunda bir an önce seferber eder de, hesaplaşmalardan sıyrılıp akılcı helalleşmenin huzuruna kavuşuruz.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap