Demokrasi, halk ya da millet iradesi arayanların, kendi tarihimizde bakması gereken yerdir 23 Nisan. Demokrasi ve halk düşmanlarının Cumhuriyet adına yozlaştırdıkları, halk-millet iradesine saygısızlığın bir sonucu olarak bugün ülkeyi yönetenlerin bayram olmaktan çıkardıkları 23 Nisan, aslında tarihe çok güçlü bir damgadır, çok güçlü bir başlangıçtır.

Ülke işgal altındayken ve İstanbul’da tükenmiş, miadını doldurmuş, düşmana teslim olmuş bir Ortaçağ yönetimi varken, ülkeyi kurtarmak için yola çıkanlar, bir Meclis’le işe başladılar. Halkın seçilmiş vekilleri Anadolu kasabası Ankara’da toplanıp dünyaya bir mesaj verdi. Bir büyük mücadeleye başlanıyordu ve bu savaşı halkın temsilcilerinden oluşan Meclis yürütecekti.

Yetkileri Meclis dağıtacak ve herkes Meclis’e, yani halk iradesine karşı sorumlu olacaktı.

Böyle başarıldı Kurtuluş Savaşı ve devrim süreci. Böyle kuruldu Cumhuriyet. Bugün, kurtuluş kahramanlarına ve ülkeyi kuranlara utanmazca, vefasızca, ahlaksızca, saygısızca hakaret edip demokrasi ve özgürlük adına ders vermeye kalkan tarih bilgisi ve bilincinden uzak şaşkınların, kendi iradesini her şeyin ve herkesin üzerinde gören Diktatör bozuntularının, bundan alacağı çok ders vardır.

 

İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in doğumu genel olarak Milattan sonra 571 yılında, 12 Rebiülevvel (20 Nisan) pazartesi kabul edilir. Ancak bu tarih değişkendir. Yani bizim kullandığımız miladi takvime uygun değildir. Tıpkı Ramazan ayının, içine girdiğimiz 3 ayların, kandillerin, dini bayramların değişken olduğu gibi. Çünkü dini günler Hicri takvime göre belirlenir. Hicri takvim başlangıcı, Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretini(göç) baz alır. Hicri takvim, miladiden 11-12 gün kısadır. Ancak, Nur Tarikatı’nın çabalarıyla 1989’dan itibaren Türkiye’de Hz. Muhammed’in doğum günü sabitlenerek 14-20 Nisan arasındaki hafta olarak kutlanmaya başlandı. İnsan sormadan edemiyor. O zaman neden Ramazan, kandiller, dini bayramlar sabitlenmedi de, doğum sabitlendi. Bu tarihin sabitlemesinde 23 Nisan’ın simgelediği değerleri silme amacının etkisi var mı? Neyse burada bırakalım.

Zile Müftülüğü, ‘Kutlu Doğum Haftası’nın Açılışı’ adıyla bir toplantı yapar. Toplantıda Tokat Müftüsü, üzerinde Kur’an-ı Kerim ‘den ayetlerin yazılı olduğu pastayı keser. Sonra konuklarla birlikte bu pastayı yerler.

Bu manzara, Hz. Muhammed’i resmeden karikatürlere gösterilen tepkileri akla getirdi. ‘Bu karikatürler nedeniyle ortalığı

yangın yerine çevirenler, bu görüntüye ne diyecek?’ diye merakla bekledik. Ama, çıt çıkmadı. Tıpkı, Allah’ın niteliklerini Erdoğan’da gösteren vekile, tıpkı Kur’an’la ‘’bakara, makara’’ diye dalga geçen eski Bakan’a tepki gösterilmediği gibi.