2015 YAZI SİYASETLE GEÇTİ YA KIŞ?

1 Kasım 2015 Milletvekili seçim sandığı yolcuları ve kaptanları yolculuğa hazırlanmaya başladı. Ya AK Parti'nin tek başına iktidarı veya yeniden koalisyon kurma hesapları. Yeniden seçim.Tekrar seçim kartı 1 Kasım’da kullanılacak. Şimdiden belli olan tek şey, bu seçimin gündemini Ak Parti belirleyecek.7 Haziran seçimlerinin gündemini CHP ile HDP belirlemişti.Ak Parti’nin belli ki 7 Haziran seçimlerinde aday listelerinde yaptığı hatayı yapmamak için, ilginç isimlere teklifler yaptığını duyuyoruz. Ak Parti milletvekili aday listelerinde ‘2002’deki fabrika ayarlarına döneceği’ ağırlık kazanıyor. Ak Parti’nin 12 Eylül'de yapacağı Büyük Kongre’nin, milletvekili listelerinin ipuçlarını vereceğini düşüyorum. Seçimlerin, seçmende bir ruhu vardır. Bu ruhu yakalayan siyasi parti, seçmeni kolay ikna edebilir. 7 Haziran seçimlerinden sonra AK Parti yönetimsel manada net bir görüntü veremiyor. Partinin ana kararlarını Davutoğlu veya yetkili kurullarının vermediği algısı, seçim öncesi mutlaka giderilmeli. Ak Parti’nin 12 Eylül'de yapacağı kongre, normalleşme ve kendi içerisinde samimi kucaklaşma olmaz, kongreden de lider karizması çıkmaz ise Türkiye'nin önü tekrar tıkanabilir.

Seçimlerin, Seçmende bir ruhu vardır. Bu ruhu yakalayan siyasi parti, seçmeni kolay ikna edebilir. 7 Haziran seçimlerinden sonra AK Parti yönetimsel manada net bir görüntü veremiyor.

YAZ SİYASETLE GEÇTİ, YA KIŞ?

Herkes için değil, halkın kahir ekseriyeti mevsimi mevsim gibi yaşamaya devam ediyor. Gazeteciler ve siyasiler için yaz siyasetle dolu geçti ve artık kışın da bir o kadar politik doluluk yaşanacak.Mevsimin tadını çıkaran, eziyetini çeken vatandaşın bir gözünün medyada ve siyasetçide olduğunu ise gazete tirajlarından, haber bültenlerindeki izlenme oranlarından ve sosyal medyadaki aktivitenin yüksekliğinden görebiliyoruz. Normalin üzerinde geçen yer yer kavurucu hale gelen Haziran, Temmuz, Ağustos engel olamadı politik duyarlılığın yükselişine.Artık kış nasıl geçerse geçsin, ne kadar yağar ya da üşütürse üşütsün, bir o kadar siyasetle iç içe geçecek.Çok sayıda ilki de önümüzdeki süreçte yaşayacağız.

BU İŞİN PROSEDÜRÜ VAR

MHP'nin “İşte AK Parti-HDP koalisyonu” demek için hazırlandığı kabineye Başbuğları Alparslan Türkeş'in oğlu da dahil olunca canları epey sıkıldı. BBP'de merhum Muhsin Yazıcıoğlu'ndan sonra Genel Başkan olan Yalçın Topçu'nun da yine Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı kabul etmesi bu söylemi zayıflattı. Tuğrul Türkeş'in de Kabine'deki MHP'li bakan olmaması için yapılan girişimlerin ise bir anlamı yok artık. Siyasi partilerin iç tüzükleri, kurallar Genel Başkan ya da Genel Merkez'in “Attım” demesiyle son bulmuyor, itiraz ve savunma gibi çok sayıda ve sanıldığından uzun süren prosedürler var. Nihayet, on biri AK Partili, biri Ülkücü kökenli on bir bağımsız, iki HDP'li ve bir MHP'li bakan, Başbakan Davutoğlu başkanlığında ilk toplantısını yaptı.

1 KASIM’DA YA İKTİDAR YA DA...

Bu uygulama açısından da kombinasyon açısından da bir ilk. Bağımsızların ağırlıkla müsteşar olmaları şaşırtıcı değil. Sayılı gün çabuk geçecek ve 1 Kasım akşamı ya tek başına AK Parti iktidarı veya AK Parti'nin büyük ortak olacağı koalisyon hükümeti.Bu seçimlerin başka bir önemi de terörle mücadelenin derinleştiği bir süreçte genel seçim yapılacak olması.Mücadele seçimleri ne kadar etkiler onu kestirmek güç ama Ankara'daki havaya bakılırsa mücadelenin süreceği konusunda hiçbir şüphe yok.

DERE GİDER KUMU KALIR

Fiilen özerklik ilan ettiği ve cephanelik haline getirdiği ilçeleri tek tek sökülen örgütün şu ana kadar uğradığı kayıpların bilançosunu ve hatta öz eleştirisini kendi de orta vadede açıklamak zorunda kaldığında hep beraber öğreneceğiz. Terör örgütü olarak yine en iyi bildiği işi yapıp pusuyla, mayınla, iki roket atıp kaçarak, can almanın peşinde. Güneydoğu’da seçim güvenliği çok önemli. Sandığın olduğu kadar vatandaşın da seçim güvenliği çok önemli. Vatandaşın kafasındaki güvenlik algısı nedir. O algıya göre seçim güvenliği sağlanmalıdır. Seçim güvenliği günlük olabilir. Sandıkları günlük koruma altına alabilirsiniz. Ama sandıklar açılıp gitti mi vatandaşı korumak lazım. Koruma algısı çok önemli. Sandığa veya sonuçlara yansıyacaktır. Vatandaş “dere gider, kumu kalır” sözünü iyi bilir. Türkiye'nin bu hafta önemli bir gündem maddesi Koza Grubu'na ve medyasına yapılan baskınlar. Koza Altın işletmeleri, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 verilerine göre, 113 milyon 576 bin TL vergi ödeyerek Türkiye'nin 7. büyük özel sanayi kuruluşu oldu. Kamu şirketleri hariç tutulduğunda ise sıralamada 4’ncü sırada yer alıyor. Yüzde yüz yerli tek altın maden şirketi olan Koza Altın, kurumsal vergi rekortmenleri listesinde de 25. sırada yer aldı. Ayrıca son bir not Koza Altın’ın vergi sıralaması önündeki 14 şirket, bankalardan oluşuyor. Koza Altın yerli yabancı çok sayıda şirketin iştahını kabartıyor da olabilir. Yanlış hareket ve uygulama Yapanlara kanun veya hukuk içinde mutlaka hesap sorulmalıdır. Ama sonra “Hata ettik veya yanıldık” denilmemeli. Yakın zamana baktığımızda Bedrettin Dalan yurt dışında kaçak yaşıyordu. Ergenekon Paşaları sözü günlük hayatımıza girmişti. Müebbet hapisle yargılananlar vardı içlerinde. Elli yıl ceza istenilenler. Ne oldu? Hepsi yeniden yargılanarak, beraat etti. Neden tutuklandılar, neden af edildiler, hangi işlem doğru oldu? Demek ki bir işlem yanlıştı. Ne olur, “Yanıldık” demeyelim. Lütfen hukukta yanılmayalım. Eğitimde, sağlıkta ve hukukta yanılmanın telafisi acı oluyor. Bizler olaylara hep ‘ak ve kara’ diye bakıyoruz. O nedenle eleştiri kültürümüz çok sığ. Ya aşırı inanıyoruz, ya da aşırı nefret ediyoruz. Ortasını bulmak lazım. Bizi eleştiren karşımızda olabilir. Ama düşman gibi görmemek, yanılma payını sıfıra düşürür. Bütün zamanlar içinde, haksızlığa, devlet zulmüne maruz kalanın kim olduğuna bakmadan, haksızlığın önünde durabilir olmak gerekir.

Yanlış hareket ve uygulama yapanlara kanun veya hukuk içinde mutlaka hesap sorulmalıdır. Ama sonra “Hata ettik veya yanıldık” denilmemeli