Şampiyonluk parolasıyla lige başlayan bir takım abandone olup yarışa havlu atabilir...

Bu normaldir. Kendisi gibi 'büyük' kategorisinde yer alan bir rakibine yenilebilir...

Bu da normaldir. Mağlup durumdayken son saniyelerde gol veya goller bulup sonucu değiştirebilir de. Ama normal olmayan durumlar da olabilir. Kucka'nın tveetlere konu olan golü gibi...

Anormal olan, Kucka'nın golü değil, Trabzonspor gibi büyük bir takımın taraftarının bu sıra dışı golle teselli bulması. Oysa Galatasaraylı Gomis'in ikinci golü attıktan sonra Trabzonspor kalesinde yaptığı şovmenlik gündem olmalıydı.

Keşke bu futbolcuya tveetlerle hesap sorulsaydı. Bu futbolcunun Trabzonspor’un kan davalısı gibi bir tavır takınarak sergilediği tutum ve fileleleri yırtarcasına içindeki öfkeyi açığa çıkarması asıl sorgulanması gereken bir konudur.

Trabzon kanadında bu olağan bir sevinç gösterisi gibi algılandı, öyle lanse edildi. Halbuki ilk maçta yedikleri darbe içlerinde öyle yer etmiş ki adamlar aylardır bu maçı bekler gibi beklemişler, adeta bu maçla yatıp kalkmışlar.

Keşke Trabzonspor bu duygu ve hırs ile Galatasaray önüne çıksaydı demeden de edemiyoruz. '50. yılda şampiyonluk' hedefini taraftarının hafızasına kazıyıp allı pullu konfetilerle kamuoyunun önüne çıkan Muharrem Usta'nın vaatlerini ve hayal kırıklıklarını unuttururcasına, koskoca doksan dakikadan cımbızla Kucka'nın golünün çekilip vitrine konulması züğürt tesellisidir.

Dünyada ender görülen gollerden birine imza atan milyon euroluk Kucka'nın, Galatasaray maçında ortaya koyduğu performansı unutturması sadece tesadüftür. Muslera gibi kariyerinin zirvesinde olan bir kalecinin o golü yemesi de...

Ya Trabzonspor'un bu sezon için kaybolan hayallerini kim sorguluyor? Tabii ki başkan Muharrem Usta'nın köşe bucak kaçtığı yerel medya. Usta, verdiği uçuk kaçık vaatler ve yaşattığı hezimetlerle Trabzonspor tarihinin tozlu sayfalarında yer alacaktır.